"Woah... Just me."

Blood'ı ilk aldığım zamanlarda oynarken oyunun görüntü ayarlarında bir şeylerle oynayınca balık gözü kamera gibi olmuştu. Böyle bir ayar yapınca oyunu oynarken görüntü yüzünden aşırı başım döndürdü ve midemi bulandırdı bunun sonucunda iade etmiştim. İade ettikten birkaç ay sonra oyunu yine indirimde gördüm aklımda tekrardan almak zaten vardı. Tekrardan alıp başladım ve şaşkınlık içerisindeyim. Bu kadar eski bir FPS yapımından bu kadar çok zevk alacağımı hiç beklemiyordum. Oyunun başından sonuna kadar muazzam bir tat aldım. Bu tadı aldıktan diyorum iyi ki tekrardan oyuna bir şans daha vermişim. Oyun eski olsa bile o kadar hoş ve sağlam yapıda bir oynanış sahip ki çok az bir kısımda sıkıldığımı hatırlıyorum. Genel oynanışı zaten ilk Doom'a fazlasıyla benziyor. Bir de oyunun hoşuma giden oynanışına artı olarak bolca ilginç silah verince elime deme keyfime düşmanların üstünde voodoo bebeği bile kullandım. Silah kullanması o kadar hoşuma gitti ki bazen aynı silahı suyunu çıkaracak derecede fazla oynamıştım.

Oynanışı dışında oyunun teması ve ana karakterimiz beni oyuna çeken diğer noktalardı. Öncelikle ana karakterimiz Caleb karizmanın sözlük anlamı gibi adam. Hiçbir şekilde bir tarikatçıya bile acımayan intikam peşindeki bir avcı. Üstelik seslendirmesi de replikleriyle muazzam olmuş. Tema hakkında zaten nereden bakarsan bak kolayca anlaşılan şeytana tapan tarikat konsepti olduğu fark ediliyor. Teması son zamanlarda oynadığım CULTIC ile aynı bu temayı içeren yapımlara nedense aşırı bakasım geliyor. Özellikle böyle öfkeli bir ana karakterle onları kıymaya çevirdiğimi oyunlar tadından yenmiyor. Tasarımlar olarakta düşmanların çoğunluk kısmını oluşturan tarikatçıların kullandığı farklı silahlara göre rengi farklı oluyor. Mesela Tesla silahı kullanan tarikatçı mavi pompalı kullanan kahverengi oluyor. Tabii sadece bu durum kullandıkları silahla da sınırlı değil farklı özelliği varsa o düşmanın yine normalde önceden gördüğünüz düşmandan daha farklı renkte oluyor.

Oyunda çok hoşuma giden bir diğer nokta ise korku film göndermeleriydi. Elm sokağının Freddy Krueger'ından Evil Dead'in Ash Williams'ına kadar bolca gönderme var. Hatta gönderme olarak 13. Cuma filmlerini andıran bir bölüm bile var. Bölümde Jason Voorhes'in meşhur sesini bile duyabiliyorsunuz. Oyunda H.P Lovecraft eserlerine bile çok güzel göndermeler içeriyor. Göndermeler sadece korku yapımlarıyla sınırlı bile değil o dönemin popüler oyun serilerinden Duke Nukem ve Tomb Raider gibi yapımlara kendi tarzıyla göndermeler yapıyor. Oyundaki hile kodları bile birer gönderme olması aşırı hoşuma gitti. Kodlardan örnek verirsem oyunda T tuşu ile açtığınız sohbet kısmına lara croft yazdığınızda oyun size tüm silahlarla beraber sınırsız mermi veriyor. Bu göndermelerden en çok hoşuma giden voorhees kodu diyebilirim. Kodu kullandığınızda 13. Cuma filmlerinin baş kötüsü gibi ölümsüz hale geliyorsunuz. Böyle göndermeler yapması benim gibi korku yapımlarına bayılan birisi için oyun zevkimi kat kat arttırmasıyla beraber oyunun gönlümde taht kurmasını sağladı. Öve öve bitiremediğim bu yapımda sadece dert yandığım tek nokta var. O da haritalarda sürekli yolumu kaybedip durmam. Bu aslında benden kaynaklı bir durum olsa bile bazı haritalar öyle ne yapacağını şaşırtıyor ki yarım saat boyunca aynı yeri dönüp dolaşıp duruyorsunuz. Ben bu durumu çok yaşadığım için uyarmak istedim. Kayboluşlarımı hatırlayınca komiğime gitti gözümün tam göremeyeceği kısma bir düğme koymuşlar. O düğmeye bastığımda oyunda ilerleyeceğim. Ben o düğmeyi göremedim diye yarım saat başka yere gidip kaybolmuştum. Övgülerden sonra bunun aklıma gelmesi komik oldu. Eski oyunların çoğunda bu tasarım tercihi oyuncunun oynanış saatini uzatmak için yapıldığından o kadar şikayet etmeyeceğim.

Bu kadar sağlam olduğunu düşündüğüm bir yapımı herkse tavsiye edebilir miyim tam emin değilim. Blood çok güzel ve beni her saniyesinde tatmin etmiş bir yapım. Tabii bunlar benim görüşler olduğu için insanların bu kadar eski bir FPS yapımına ne kadar şans verirler emin değilim. Ben yine de söyleyeyim bu yapıma şans verin biraz takılın belki benim aldığım tadı sizde alır akar gidersiniz.

Reviewed on Nov 16, 2022


Comments