The Witcher 3: Wild Hunt

The Witcher 3: Wild Hunt

released on May 19, 2015

The Witcher 3: Wild Hunt

released on May 19, 2015

RPG and sequel to The Witcher 2 (2011), The Witcher 3 follows witcher Geralt of Rivia as he seeks out his former lover and his young subject while intermingling with the political workings of the wartorn Northern Kingdoms. Geralt has to fight monsters and deal with people of all sorts in order to solve complex problems and settle contentious disputes, each ranging from the personal to the world-changing.


Also in series

Gwent: The Witcher Card Game
Gwent: The Witcher Card Game
The Witcher 3: Wild Hunt - Blood and Wine
The Witcher 3: Wild Hunt - Blood and Wine
The Witcher 3: Wild Hunt - Hearts of Stone
The Witcher 3: Wild Hunt - Hearts of Stone
The Witcher Battle Arena
The Witcher Battle Arena
The Witcher: Adventure Game
The Witcher: Adventure Game

Released on

Genres

Latest update


More Info on IGDB


Reviews View More

Tüm zamanların en iyi yapımı.

Bazen bazı şeyleri tarif edebilmek için kelimeler, cümleler ve paragraflar maalesef yetersiz kalıyor. Onlardan bir tanesi ile karşı karşıyayım. Saatler, günler, aylar süren bu uzun yolculuk sonunda jeneriği baştan sona izlerken hiç olmadığı kadar duygu seline kapıldığımı fark ettim. Olabilecek bütün duyguları tek tek yaşadım. Bittiği zaman kendimi çok büyük bir boşlukta hissetmem gerekirken kendimi bu uzun yolculuğa tekrardan başlarken buldum. Sonra aynı şekilde tekrar ve tekrar. Bu durum bu şekilde devam etti. Hiçbir şekilde bırakamadım, her oturuşumda farklı şeyler yaşadım. Çıkmasından 7 yıl sonra bile hala yeni keşfedilen detayları var! İnanmıyorum böyle bir şeyin gerçek olduğuna, akıl alır gibi değil. Şu anki oynanış süremden iki kat daha fazla vakit geçirsem bile ilk kez karşılaşacağım detayların olacağını biliyorum. Hikaye, sunum, işleniş, olay örgüsü, karakterler, oynanış, açık dünya, yan görevler, grafikler, müzikler, genişleme paketleri ve tekrar oynanabilirlik bakımından The Witcher 3: Wild Hunt hala günümüzde çıkan rakiplerine taş çıkartmaya devam ediyor ve devam edecek! Toplamda 800'den fazla ödül almış olması sanırım her şeyi olabilecek en iyi şekilde özetler nitelikte.

The Witcher 3: Wild Hunt benim için bir oyun falan değil. "İşin sonunda alt tarafı bir oyun" anlayışından çıkılması gerektiğine inanıyorum, her şey bu kadar basit olmamalı. Benim için böylesine değerli bir yapımı "hayatın bir parçası" olarak değerlendirmek en doğrusu olacak. Bu inanılmaz deneyimin bende bıraktığı o mutluluğu; ne kadar kelimelere, cümlelere, paragraflara döksem de gene de bu incelemede açıklayabilmem imkansız. Buraya gerçekten çok fazla sayıda edebi cümle ekleyip zevkten dört köşe olmak isterdim fakat gerçekten gerek yok.

The Witcher serisine ilk kez başlayacak bir kişi için yapılabilecek en büyük hata, seriye hikayenin biteceği yerden başlamak olacaktır. Bu üçlemeye finalinden hiçbir şekilde girilmemesi gerek. Ek olarak seriyle ilk kez tanışacak birçok insan, okuması şart olmadığı için genellikle kitapları pas geçiyor. Ancak kitaplar, bu geniş evreni ve karakterleri yakından tanıyabilmek; ayrıca oyunların öncesindeki hikayeyi de öğrenebilmek için en iyi seçenek. Kitaplarla ilgili zaman zaman göndermeler yapılıyor fakat çok önemli bir noktayı kaçıracak kadar da sorun yaratmıyor. Seriye kitapları okumayarak başlangıç yapacak kişilerin, hakkında hiçbir şey bilmediği bu evrene kesinlikle The Witcher 3: Wild Hunt ile giriş yapmaması gerekiyor. Maalesef ilk oyun benim için ne kadar "katlanılamaz" derecede olsa da serinin dönüm noktası olduğunu da kabullenmek zorundayız, sonuç olarak ikinci oyunun temelini attı ve hikaye boyutunda da bir o kadar önemliydi. İkinci oyun da, oyun dünyasının zirvesine adını altın harflerle kazıyacak The Witcher 3: Wild Hunt'ın temelini attı ve kendisinden uzun süre söz ettirebilecek bir yapım olmayı başardı. Sonuç olarak, kesinlikle ama kesinlikle The Witcher 2: Assassin's of Kings'i pas geçmeyin.

Hikayemiz The Witcher 2: Assassins of Kings'in bittiği yerden altı ay sonra başlar. Geralt'ın hafızası yerine gelir. Hafızasını geri kazanan Geralt, kayıp aşkı Yennefer'ı aramaya başlar. Ardından Cirilla'yı geri getirmek için Nilfgaard İmparatoru Emhyr var Emreis'ten hayatının en büyük kontratını alır, ama bu görev hiç kolay olmayacaktır; çünkü Cirilla'nın peşinde Wild Hunt vardır ve başı beladadır. Tüm zamanların görülebilecek en iyi yazılmış ve uyarlanmış hikayelerinden birisine tanıklık ediyoruz. Sunum, işleniş, olay örgüsü, akıcılık ve bıraktığı merak duygusu bakımından tüm zamanların en kaliteli senaryolarından birisi. Anlatılmaz, yaşanır. Başka da bir şey eklememe gerek var mı? Üzerinde oldukça fazla düşünülmüş birbirinden etkileyici karakterleri, keyifli diyalogları, kaliteli ara sahneleriyle yüzlerce saatin nasıl geçtiğini anlayabilmek gerçekten imkansız.

Bayılıyorum şu oynanışa! Kontroller kesinlikle çok rahat ve akıcı. Kim ne derse desin, buraya başka herhangi bir görüşü konuşmaya gelmedim; savaş mekanikleri olabildiği kadar çeşitli, kendini tekrar etmiyor. Sadece Quen kullanıp vur-kaç taktiği dışında bir sürü farklı yöntemlerle savaşabilmek mümkün. Seçilen işaretler, bombalar, iksirler, yetenekler ve zırhlar; savaşlar üzerinde kilit bir rol oynuyor. NPC çeşitliliği çok fazla olduğu için izlenilmesi gereken taktikler savaşları da bir o kadar çeşitlendiriyor. Vuruş hissiyatı, bitirici animasyonlarla birlikte o kadar tatmin edici oluyor ki anlatamam. Rahat ve akıcı bir oynanış, kaliteli animasyonlar, kaliteli rol yapma öğeleri, inanılmaz büyük ve canlı bir açık dünya, birbirini tekrar etmeyen sayısız yan görev... Bu özelliklerden sadece birisine bile sahip olmak çok büyük bir başarıyken The Witcher 3: Wild Hunt hepsine birden sahip! Bu kadar net.

Böyle bir görsellik yok! Dokular, karakter modellemeleri, ışıklandırmalar, gölgelendirmeler, yansımalar, renk tonlamaları. Hepsi hakkında saatlerce konuşabilirim. İnanılmaz büyüklükteki canlı mı canlı, renkli mi renkli olan o açık dünyasına ne demeli peki? Roach'ın sırtında Toussaint topraklarındaki Beuclair Sarayı'na doğru yol alırken yaşadığım mutluluk ve şaşkınlık, başka hiçbir yapımda yaşamadığım bir duyguydu. Çoğu zaman göstergeleri kapatıp o inanılması güç müziklerle birlikte kendimi saatlerce açık dünyanın doğasına bırakıyorum desem abartmış olmam umarım. İnanılmaz derecede büyüleyici manzaralar karşısında donup kalmaktan başka yapılabilecek bir şey yok. Sayısız maceranın bizi beklediği bu derin açık dünyada bir tane yan görev yapmaya giderken beş tane daha yan görev yapmanın verdiği mutluluk çok değerli, başka bir örneği de yok. Hepsinin birbirinden bağımsız hikayesi olan bu yan görevler için söylenecek o kadar çok söz var ki, gerçekten boşuna konuşmuş olurum. Bu samimiyet bile insanı mutlu etmeye yeter!

Müzikler! Müzikler! Müzikler! Daha önce söylediğim gibi durum tam olarak bu, bazı şeyleri cümlelere dökebilmek imkansız. Müzikler için de gerçekten diyebilecek hiçbir şey yok. Tüm zamanların en iyi müziklerine sahip olan yapımlardan birisi olduğu için fazla söz söylemeye gerek duymuyorum. İnanılması zor güzellikteki müzikleriyle hikayeye olabilecek en vurucu şekilde tanıklık etmek her zaman gördüğümüz bir şey değil. Her bir müzik bana ayrı duygular yaşattı. Ana menüdeki Blood and Wine müziğini dinlemekten dolayı bir türlü çıkamadığım zamanlar oldu! Hunt or Be Hunted, Steel for Humans, Silver for Monsters, The Wolven Storm, You're... Immortal, Blood and Wine ve daha bahsetmediğim onlarca müzik... İnanılmaz!

Hearts of Stone ve Blood and Wine için de tamamen ayrı bir parantez açılması gerektiğini hepimiz biliyoruz. Kimilerine göre The Witcher 3: Wild Hunt'ın kendisinden bile daha güzel olan bu iki paket, %100 olarak tamamlayıp sonrasında farklı seçimler ve farklı sonlar ile tekrardan bitirmek isteyenler için ek olarak onlarca saatlik bir deneyim daha sunuyor. Nasıl anlatabilirim bilmiyorum. Şu zamana kadar üzerinde bu kadar düşünülmüş ve emek harcanmış genişleme paketleri başka hiçbir yapımda olmadı, olmayacak. Birbirinden güzel hikayelere, görevlere, karakterlere, müziklere sahip olan Hearts of Stone ve Blood and Wine incelemelerini detaylı olarak ayrı ayrı yapmayı planlıyorum.

Böylesine özel ve benzeri görülmemiş bir deneyim için yapabileceğim en kısa özet bu şekilde oldu. Keşke hafızamı kaybedip her şeye tekrardan başlayabilsem. Böyle bir imkanım olsaydı gerçekten yapardım. Daha iyisi asla gelmeyecek.

jogo único, incrivel, supera todos os limites, quase perfeito

What. A. Game… and then there’s Gwent 🥰

it just couldn't catch my attention for long enough for me to finish it, but this game is really good

Harika bir hikaye zengin envater ve combat sistemi cidden masterpiece tek sıkıntısı yeniden oynanabilirliği yok 1 kere oynayıp geçicen

There are very few games I have over 250 hours in and this is one of them. I love the story, the characters, the world, and the combat although isn't the best ever it's more than good enough.