Çizgi romanlarına kadar okuduğum ve her duyguyu dibine kadar yaşadığım bir başyapıtır Bloodborne. H.P Lovecraft tan esinlenmiş ve gerçeklik bağını olağanüstülük ile [kozmos] koparıyor.Oyunun hikayesi her souls oyunu gibi net anlatılmıyor ama şuna emin olabilirsiniz ki diğer souls oyunlarına göre daha iyi bir hikaye çıkarmışlar .Hikayesi ise bu olayları anlatıyor Oyunun hikayesi 19.yy da gizli antik ve gotik bir kent olan Yharnam da geçiyor.Yharnam da yayılan deliye çeviren garip bir endemik hastalık yüzünden Yharnam da yaşıyan insanları lanetleyip sonsuza kadar bir canavara dönüştürüyor ve bu yüzden Yharnam artık sokaklarda insanların değil de insan görünümlü canavarların dolaştığı biryer oluyor.Ta ki bu noktada kendilerine avcı diye hitap edinen canavarları canavarca,zorunlu olarak kesen bir topluluk imdadımıza yetişiyor.Bazen avcılar da avlarına [canavarlarına] yem oluyor.Kısacası hikaye Yharnamı kanlı pis hastalığından kurtarmak istiyen bir avcının yaratıklarla olan mücadelesini ele alıyor.Oyunda karşılaştığımız npclerin loreları ayrı bir güzellik katıyor oyuna ama bence Bloodborne u başyapıt yapıcak kavram oyunun görselliği .Şüphesiz görselliği,ortamın atmosferinin sizde yarattığı korku ve merak uyandıran etkisi ,binaların Londra tarzını gotik ve abartılı bir şekilde betimlemesi oyunu otamatikmen diğer oyunlardan üstün kılıyor .Bloodborne da ilgimi çeken başka detaylara da değinmek istiyorum ilk olarak oyunda diğer souls oyunları gibi canımızı yenilememiz için kullandığımız bir eşya var ama bunun mantığı soulslardan ayrı çalışıyor .Normalde diğer souls oyunlarında canımızı artırmak için estus flask adında bir eşya kullanıyorduk ve bu eşyayı her kullandığımızda sayısı değişmiyordu sürekli bir yerlerden toplamımıza gerek yoktu ama bloodborne da durum şöyle blood vial adlı itemla canımızı dolduruyoruz ama bu itemı düşmanlardan toplayarak,etrafı araştırırak ya da dükkandan satın alarak biriktiriyoruz estus flanktan farkı ise bu itemı biriktirebiliyoruz mesela üstümüzde 20 tane blood vial var [maks sayı 20] biz etrafta biryerde blood vial bulursak o blood vial depoya gidiyor diye düşünebilirsiniz.İkinci olarak parryin kalkanla değil de tabancayla sıkarak yapılması .Yani bildiğin düşman tam hamle yaparkan sıkıyorsun ve parry atıyorsun.Bunun dışında oyunda farklı kullanabileceğimiz kılıç,testere,yaratık kolu,tekerlek gibi silahlar var şahsen oyunda silah seçimi çok birşey etkilemiyor bence çünkü oyunda düşman çeşitliliği çooooook fazla.Düşman çeşitliliğinin fazla olması vurduğunuz her farklı türdeki düşmandan farklı hissiyat almanızı sağlıyor ve bunun üzerine yapabildiğimiz çeşitli saldırı türlerini de katarsak harika bir oynanış sunuyor bize.Oyunun bosllarına gelirsek bence oyunda bosslar çok zor değil[dlc dışında] ama oyunu zorlaştıran olaylar kamera açısı ile 30fps olması sinir bozucu olaylar.Bossların loreları ise bir ayrı güzel ve boss tasarımları şu ana kadar gördüğüm üzerinde en çok düşünülmüş boss tasarımları örnek vermek gerekirse The One Reborn,Micolah,Wergo s Wet Nurse betimleme yaparken yorulabileceğiniz bir tasarıma sahipler.Boss fightlarda çok epik souls oyunları gibi boss müzikleri ile sizi hem gerip hem de motive etmeye çalışıyor.Bence bu türe ilgilyseniz kaçırmamanz gereken bir oyun