Recent Activity


Yedek finished Elden Ring: Shadow of the Erdtree
Kısaca bahsetmem gerekirse son boss’un bende soru işareti olması haricinde gayet bayıldığım bir ek paket oldu. Benim için “Daha fazla Elden Ring” paketi aslında. Aynı artıları ve eksileri duruyor. Ve ben zaten ana oyuna bayılmış biri olarak bu durumdan memnun oldum. 2 senedir oynamadığım için özlemiştim oyunu zaten, özlemimi DLC ile gidermiş oldum. Ana oyundaki açık dünya keşfi, benim oynadığım oyunlar arasında en iyisiydi. Koca bir açık dünyada hiçbir yönlendirme işareti olmadan haritaya kendin bakarak bir şeyler keşfetmek tam benim kalemimde bir oyun dizaynı idi. Benim dışımda da pek çok oyuncu da bunu fark etmiş olmalı ki epey sattı ve beğenildi. DLC de yine bu temelden yola çıkarak çıkacağı için zaten otomatik olarak baya beğeneceğimi biliyordum. Yani o yüzden DLC’ye hiç heyecanlı değildim, çünkü harika bir deneyim olacağında dair bir şüphem yoktu. Hani ömrümde pek çok oyuna baya heyecan yaptığım olmuştur, hatta nadir de olsa hayatımın oyunu gibi duruyor dediğim oyunlara da gazlandım. Elden Ring’den daha az ilgimi çeken bazı oyunlara da heyecan duymuşumdur. Ama Elden Ring DLC’siine heyecanım olamadı yine. Çünkü diğer oyunlarda “Ulan acaba bir yamukluk çıkar mı” ihtimali oluyordu bende. Elden Ring ise base game sağlamlığına sahip, yapmaları gereken şey çok basit. Yeni bir harita, aynı sistem.

Ve evet, düşündüğüm gibi oldu; harika bir deneyim oldu DLC. Eğlendim oynarken, sardım baya. 5-6 gündür sadece bu oyunu oynadım uyku düzenimi bile bozdum hatta. Bir oyuna en son bu kadar kaptırdığımda yıl 2022 idi ve o oyunda Elden Ring idi zaten. DLC hakkında uzun uzun eleştirel yazılar yazamayacağım o yüzden çünkü ana oyun ile aynı. Artıları da eksileri de orada duruyor. Yeni bazı silah sınıfları arasında Dark Souls 3’teki çift kılıcı getirmişler mesela Blackhand Blade ismi ile ve oyunun genelinde kullandım da onu. Dodge + saldırı skill’i resmen bu DLC için inşa edilmiş zaten. Pek çok düşman ve boss’u o yetenek ile alt ettim çünkü, hem aşırı zevkli kullanması ve de işlevli. İzlemesi de tatmin edici. Oyunun geç safhasında alabildiğimiz yumruk tekme silahı da bir o kadar müthiş ama keşke oyunun sonlarına doğru almasaydık da daha erkenden alsaydık. Çünkü ben ana kısımlarda ilerlemek yerine önce opsiyonel bölgeleri tamamen temizledim. Yani o silahı aldığımda kullanabilmem için bir sebep kalmadı, sadece gidip açık dünyada denedim az biraz, çok zevkli kullanması ve izlemesi. Güçlü de. Bu tarz silahlar gayet ayrı bir uçuk renk katmış oyuna. Boss silahları da harika, Messmer’ın mızrağı ile zevke gelmek çok güzeldi. Rellana’nın kılıçlarını ilk elde edip kullandığımda çok heyecanlandım ya da. Ha tabii şöyle bir şey var; bu yetenekler pek çok boss’da işlevsiz. Sadece dungeon’lardaki düşmanlarda işlevli olabiliyor ve bazı mini boss’larda. Boss’larda da bu yeteneklerin biraz işlevli olmasını dilerdim açıkçası.

Oyunun zorluğuna gelirsek; ben aylardır bu DLC’yi gördükçe bana fenalık geliyordu zaten. FromSoftware her daim kendi oyunlarının DLC’lerini, base game’den 3-4 kat daha zor yapan bir firmaydı çünkü. Elden Ring ilk çıktığında boss’ların Dark Souls 3’teki gibi zor ve iyi olmadığına dair eleştiriler vardı mesela(Hiç katılmıyorum bu arada). Ama şöyle ki; örnek verdikleri boss’lar, Dark Souls 3’ün DLC boss’ları idi zaten. Halbuki FromSoftware zaten DLC’lere ayrıca kasar o konuda. DLC’lerde her boss late game’den biraz daha uçuk bir ayarda boss’larla karşılarız. Buna rağmen Elden Ring’in late game’i bana az biraz Dark Souls 3’ün DLC boss’larını anımsatıyorsa; DLC’de bu sefer ne halt yiyeceğim diye korkuyordum.

Ve evet, korktuğum başıma geldi. Daha doğrusu pek çok oyuncunun başına geldi. DLC’yi aşırı zor bulmalarına şaşırmadım ama benim için bu durum biraz karışık. 170 seviye ile girdiğim DLC’nin ilk başlarında aşırı zorlanmış olsam da; Scadutree Fragmant’lar ile belli bir rahatlığa ulaşabilmiştim. Bu fragment’lar kritik bir etkiye sahip değil o kadar bu arada. Yani atıyorum 2-3 scadutree seviyesi atladığında, normalde 2-3 vuruşta öldüğün bir boss seni 10-15 vuruşta öldürmeyecek artık. 3-4 olur atıyorum. Bu fragment’ler ile OP olmuyorsunuz kısacası, daha rahat nefes alabiliyorsunuz. Evet DLC’nin ilk başları cidden acımasız olabiliyor bazı güçlü düşman ve boss’lar ile ama fragment’lar ile seviye atlayarak bence bunu Elden Ring’in late game ayarına düşürebiliyorsunuz gayet. İlk 3-4 saat beni de gömmüş olsalar da; sonrası gayet rahat aktı bende. Tabii sık sık öldüm, bazı boss’lara sürekli öldüm ama her öldüğümde “Tamam ya geçerim bunu” diyordum. Hiçbiri “Bu ne ya, nasıl yenecem bunu” gibi umutsuzluğa düşüremedi. Pattern’larını ezberleyince gayet akıyordu. DLC’nin geneli boyunca hiç öyle eskiden Dark Souls oynarken yendiğimde sevinçten çıldıracağım kadar çaresiz hissettiren bir şey olmadı. Gerçi şu anki halimle Dark Souls’u ilk defa oynuyor olsam belki onda da yine yaşamazdım bilmiyorum. Ama fark etmez; her türlü o kadar da aşırı zor gelmedi. Ki gelse şaşırtmazdı. Şu bahsettiğim zorluğu bile abes geliyorsa şunu diyeyim; oyun zaten ana oyunu rahat bitirebileceğin bir seviye ve build ile girdiğini düşünüyor buna. Daha önceden FromSoftware DLC deneyimlerim olduğu için tam olarak bu denli anırtacak zorluğa sahip olacağını düşündüğümden bünyem hazırlıklıydı.

Yendiğimde tatmin olabileceğim kadar çok zorlandığım 2 tane boss oldu sadece; Messmer ve son boss. Messmer DLC’deki en iyi boss bence, çok zor bir boss ama gayet adil bir şekilde savaştırıyor. Bir saat falan kastım kendisine ve yendim olayını anlaya anlaya. Ama son boss öyle değil. Oyundaki tek soru işaretim bu son boss olacak. Son boss’a gelmeden önce zaten herkesten şikayetler duyuyordum son boss en adil olmayan FromSoftware boss’u diye. İkinci fazında herkes kafayı yemiş neredeyse. Bunları duya duya bünyemi hazırlamıştım ama yok; son boss ezdi geçti. Her ne kadar ilk fazı gayet tolere edilebilir bir zorluğa sahip olsa da; ikinci faz zulüm. İlk fazını gayet çok beğendim aslında, yine çok zor ama gayet adil bir zorluğu var bence. İkinci fazda işe boss çıldırıyor direkt. Yerinde neredeyse hiç durmuyor ve paso seri şekilde alan saldırıları atıyor. Solo şekilde kendisini Blackhand Blade ile kesmeye çalıştığım için saatlerimi yedi boss. Onlarca kere öldüm ve çaresiz hissetmeye başlıyordum bir yerden sonra. Yendiğimde ise sevinçten çıldırmakla beraber soru işareti oldu bende. Çünkü bu boss, 2.fazında bariz bir şekilde spirit kullanmanı istiyor. Spirit bu oyunun aslında gayet ana mekaniği, summon gibi yardım derecesine girmiyor. Ki zaten boss’un canı artmıyor da çağırdığında da ve DLC’de spirit’ler için özel upgrade fragment’ları bile var. O yüzden o boss için spirit kullanmamak muhtemelen zaten ayrı bir gereksiz challenge idi. Ve bunu onlarca kes ölmeden önce de fark etmiştim aslında ama bende ne yazık ki inat var; tek kesebilme ihtimalim varsa tek keserim. Yapmamam gerekiyordu ama yaptım, hem spirit’siz, hem summon’sun ve de kalkansız kestim boss’u. Karşılığında ise bütün günümü yedi. Değdi mi buna peki? Eğer spirit ya da summon falan kullanıp yenseydim daha kısa sürecekti kesinlikle ama içim rahat olmayacaktı. O yüzden içim rahat şu an yani evet; benim için değdi. Sizde böyle salak bir inat yoksa eğer; kesinlikle spirit kullanın son boss’da.

Bunun dışında ise; müzikleri sevmedim. Beni hiç saran bir müzik olmadı DLC albümünde. Souls serisindeki albümlere öyle aşırı bayılmam gerçi ama illa bir oyununda 3-4 tane çok sevdiğim müziği olurdu. Bu DLC’de hiç olmadı. Bir de oyunun 2-3 tane bölgesi keşif olarak çok boş, hiçbir şey eklenmemiş item falan olsun. Oyunun toplam bölge overall’ı içerisinde bu kritik bir sorun olmadı bende neyse ki ama oynarken “Buralar niye boş?” diye demeden edemedim. Ve bazı boss’lar fazla çabuk öldürüyor. Yanına yaklaştırmıyor bazıları hatta. Bu da ayrı bir challenge ama oyuncular bundan memnun kalmadı pek sonuçta. Şahsen bir sorunum olmasa da; ben bunun yerine bosslar’ın canını daha çok yapıp, hasarlarını azaltabilirlerdi diye düşünüyorum. Boss’un bizi öldürmesi biraz daha uzun sürerdi ama saldırılarından kaçınabilmeye alışma süreci uzun sürerdi ve böyle böyle öğrenirdik. Sürekli 2-3 saniyede öldüğümüz için yükleme ekranının devreye girmesi falan bir şeyler araya girip savaşa baştan başlayınca şevki öldürüyor biraz. Bence oyuncular sorun etmezdi daha fazla can barı ama karşılığında daha az hasarı.

Bunlar dışında dungeon’ları da baya başarılı buldum. Bağlantıları kurmak, opsiyonel alanları fark edip ayrıca keşif yapmak dungeon’lar içinde ve küçük dungeon’ların bile uzun olması bu sefer. Gayet bağlantılı bölümler içeren dizayn bile yapmışlar küçük dungeon’lara ve o yüzden küçük diyemiyorum bile. Baya uzun ve uğraştırıcı dizayna sahip olmaları şaşırttı beni. Ana oyuna göre epey iyiler. Hatta oyunun açık dünya bölgelerinden biri baya baya dungeon dizayna sahip mesela, Torrent’i orada da kullanabiliyoruz. Torrent için ayrıca bir dungeon yapmışlar gibi bir bölümdü.

Oyunun görselliği de yine büyüleyici. Mekânlar süper, renkler şahane, tasarımlar uçuyor, sinematografi akıyor ve atmosfer de tam olarak yakalıyor. Özellikle bazı mekânlar sinematografi olarak epey uçuk noktada. Muhteşem bir estetiği var oyunun yine. 2022 yılında ana oyun çıktığında millet zaten yeterince “İşte gördüğünüz gibi oyunların güzel gözükmesi için son seviye kaplamalar şart değil” diye bağırıyordu. DLC de bunu yine bağırarak söylüyor bize. Ama tabii artık animasyonlar için motorun değişmesini beklerim o ayrı. Dragon’s Dogma 2’deki o ağır karakter fizikleri, karakterin koşarken elini kılıcın kabzasında tutması falan olsun o kadar tok ve tatmin edici geliyordu ki; Elden Ring’deki bu animasyonlara geri dönünce “Artık değişim şart” dedirtti. Rahatsız etmedi ama bu oyundan sonra artık yine bu animasyon modelleri olursa artık bu bir eleştiri konusu olabilir benim için.

Bunlar dışında bahsedebileceğim bir şey varsa da aklıma gelmiyor. Lore ve hikâye olarak zaten hiç ilgim ve alakamda değil. Umurumda olmadı oynarken de. Sinematikleri izlerken boş boş bakıyorum öyle. Ana oyundaki bazı karakterleri de unutmuşum zaten. Ben açıkçası Dark Souls 3’ten beri bu lore olaylarını hiç sallamıyorum. Dark Souls 3 öncesinde gayet lore master takılan biriydim Souls serisinde ama artık hiç öyle bir ilgim yok. Anlatacağın bir hikâye varsa direkt anlatım ile dinlerim, yoksa kasamam. Etkilenmiyorum çünkü.

Genel olarak aynı artıları ve eksileri ile daha fazla Elden Ring oynamış oldum. Bazı boss’lar spirit ile daha eğlenceli saatler vaat ediyor olduğundan sadece 2-3 boss’da gereksiz kanser oldum biraz ama son boss dışında hiçbiri uzamadı. Kısa sürede kestim hep. Açık dünyası, dungeon’ları ve yeni silahları ile ben memnun oldum. Hatta bayıldım. Allah razı olsun yine FromSoftware. Şimdi Armored Core 7 çıkarın.

13 hrs ago


Yedek completed Elden Ring: Shadow of the Erdtree
Kısaca bahsetmem gerekirse son boss’un bende soru işareti olması haricinde gayet bayıldığım bir ek paket oldu. Benim için “Daha fazla Elden Ring” paketi aslında. Aynı artıları ve eksileri duruyor. Ve ben zaten ana oyuna bayılmış biri olarak bu durumdan memnun oldum. 2 senedir oynamadığım için özlemiştim oyunu zaten, özlemimi DLC ile gidermiş oldum. Ana oyundaki açık dünya keşfi, benim oynadığım oyunlar arasında en iyisiydi. Koca bir açık dünyada hiçbir yönlendirme işareti olmadan haritaya kendin bakarak bir şeyler keşfetmek tam benim kalemimde bir oyun dizaynı idi. Benim dışımda da pek çok oyuncu da bunu fark etmiş olmalı ki epey sattı ve beğenildi. DLC de yine bu temelden yola çıkarak çıkacağı için zaten otomatik olarak baya beğeneceğimi biliyordum. Yani o yüzden DLC’ye hiç heyecanlı değildim, çünkü harika bir deneyim olacağında dair bir şüphem yoktu. Hani ömrümde pek çok oyuna baya heyecan yaptığım olmuştur, hatta nadir de olsa hayatımın oyunu gibi duruyor dediğim oyunlara da gazlandım. Elden Ring’den daha az ilgimi çeken bazı oyunlara da heyecan duymuşumdur. Ama Elden Ring DLC’siine heyecanım olamadı yine. Çünkü diğer oyunlarda “Ulan acaba bir yamukluk çıkar mı” ihtimali oluyordu bende. Elden Ring ise base game sağlamlığına sahip, yapmaları gereken şey çok basit. Yeni bir harita, aynı sistem.

Ve evet, düşündüğüm gibi oldu; harika bir deneyim oldu DLC. Eğlendim oynarken, sardım baya. 5-6 gündür sadece bu oyunu oynadım uyku düzenimi bile bozdum hatta. Bir oyuna en son bu kadar kaptırdığımda yıl 2022 idi ve o oyunda Elden Ring idi zaten. DLC hakkında uzun uzun eleştirel yazılar yazamayacağım o yüzden çünkü ana oyun ile aynı. Artıları da eksileri de orada duruyor. Yeni bazı silah sınıfları arasında Dark Souls 3’teki çift kılıcı getirmişler mesela Blackhand Blade ismi ile ve oyunun genelinde kullandım da onu. Dodge + saldırı skill’i resmen bu DLC için inşa edilmiş zaten. Pek çok düşman ve boss’u o yetenek ile alt ettim çünkü, hem aşırı zevkli kullanması ve de işlevli. İzlemesi de tatmin edici. Oyunun geç safhasında alabildiğimiz yumruk tekme silahı da bir o kadar müthiş ama keşke oyunun sonlarına doğru almasaydık da daha erkenden alsaydık. Çünkü ben ana kısımlarda ilerlemek yerine önce opsiyonel bölgeleri tamamen temizledim. Yani o silahı aldığımda kullanabilmem için bir sebep kalmadı, sadece gidip açık dünyada denedim az biraz, çok zevkli kullanması ve izlemesi. Güçlü de. Bu tarz silahlar gayet ayrı bir uçuk renk katmış oyuna. Boss silahları da harika, Messmer’ın mızrağı ile zevke gelmek çok güzeldi. Rellana’nın kılıçlarını ilk elde edip kullandığımda çok heyecanlandım ya da. Ha tabii şöyle bir şey var; bu yetenekler pek çok boss’da işlevsiz. Sadece dungeon’lardaki düşmanlarda işlevli olabiliyor ve bazı mini boss’larda. Boss’larda da bu yeteneklerin biraz işlevli olmasını dilerdim açıkçası.

Oyunun zorluğuna gelirsek; ben aylardır bu DLC’yi gördükçe bana fenalık geliyordu zaten. FromSoftware her daim kendi oyunlarının DLC’lerini, base game’den 3-4 kat daha zor yapan bir firmaydı çünkü. Elden Ring ilk çıktığında boss’ların Dark Souls 3’teki gibi zor ve iyi olmadığına dair eleştiriler vardı mesela(Hiç katılmıyorum bu arada). Ama şöyle ki; örnek verdikleri boss’lar, Dark Souls 3’ün DLC boss’ları idi zaten. Halbuki FromSoftware zaten DLC’lere ayrıca kasar o konuda. DLC’lerde her boss late game’den biraz daha uçuk bir ayarda boss’larla karşılarız. Buna rağmen Elden Ring’in late game’i bana az biraz Dark Souls 3’ün DLC boss’larını anımsatıyorsa; DLC’de bu sefer ne halt yiyeceğim diye korkuyordum.

Ve evet, korktuğum başıma geldi. Daha doğrusu pek çok oyuncunun başına geldi. DLC’yi aşırı zor bulmalarına şaşırmadım ama benim için bu durum biraz karışık. 170 seviye ile girdiğim DLC’nin ilk başlarında aşırı zorlanmış olsam da; Scadutree Fragmant’lar ile belli bir rahatlığa ulaşabilmiştim. Bu fragment’lar kritik bir etkiye sahip değil o kadar bu arada. Yani atıyorum 2-3 scadutree seviyesi atladığında, normalde 2-3 vuruşta öldüğün bir boss seni 10-15 vuruşta öldürmeyecek artık. 3-4 olur atıyorum. Bu fragment’ler ile OP olmuyorsunuz kısacası, daha rahat nefes alabiliyorsunuz. Evet DLC’nin ilk başları cidden acımasız olabiliyor bazı güçlü düşman ve boss’lar ile ama fragment’lar ile seviye atlayarak bence bunu Elden Ring’in late game ayarına düşürebiliyorsunuz gayet. İlk 3-4 saat beni de gömmüş olsalar da; sonrası gayet rahat aktı bende. Tabii sık sık öldüm, bazı boss’lara sürekli öldüm ama her öldüğümde “Tamam ya geçerim bunu” diyordum. Hiçbiri “Bu ne ya, nasıl yenecem bunu” gibi umutsuzluğa düşüremedi. Pattern’larını ezberleyince gayet akıyordu. DLC’nin geneli boyunca hiç öyle eskiden Dark Souls oynarken yendiğimde sevinçten çıldıracağım kadar çaresiz hissettiren bir şey olmadı. Gerçi şu anki halimle Dark Souls’u ilk defa oynuyor olsam belki onda da yine yaşamazdım bilmiyorum. Ama fark etmez; her türlü o kadar da aşırı zor gelmedi. Ki gelse şaşırtmazdı. Şu bahsettiğim zorluğu bile abes geliyorsa şunu diyeyim; oyun zaten ana oyunu rahat bitirebileceğin bir seviye ve build ile girdiğini düşünüyor buna. Daha önceden FromSoftware DLC deneyimlerim olduğu için tam olarak bu denli anırtacak zorluğa sahip olacağını düşündüğümden bünyem hazırlıklıydı.

Yendiğimde tatmin olabileceğim kadar çok zorlandığım 2 tane boss oldu sadece; Messmer ve son boss. Messmer DLC’deki en iyi boss bence, çok zor bir boss ama gayet adil bir şekilde savaştırıyor. Bir saat falan kastım kendisine ve yendim olayını anlaya anlaya. Ama son boss öyle değil. Oyundaki tek soru işaretim bu son boss olacak. Son boss’a gelmeden önce zaten herkesten şikayetler duyuyordum son boss en adil olmayan FromSoftware boss’u diye. İkinci fazında herkes kafayı yemiş neredeyse. Bunları duya duya bünyemi hazırlamıştım ama yok; son boss ezdi geçti. Her ne kadar ilk fazı gayet tolere edilebilir bir zorluğa sahip olsa da; ikinci faz zulüm. İlk fazını gayet çok beğendim aslında, yine çok zor ama gayet adil bir zorluğu var bence. İkinci fazda işe boss çıldırıyor direkt. Yerinde neredeyse hiç durmuyor ve paso seri şekilde alan saldırıları atıyor. Solo şekilde kendisini Blackhand Blade ile kesmeye çalıştığım için saatlerimi yedi boss. Onlarca kere öldüm ve çaresiz hissetmeye başlıyordum bir yerden sonra. Yendiğimde ise sevinçten çıldırmakla beraber soru işareti oldu bende. Çünkü bu boss, 2.fazında bariz bir şekilde spirit kullanmanı istiyor. Spirit bu oyunun aslında gayet ana mekaniği, summon gibi yardım derecesine girmiyor. Ki zaten boss’un canı artmıyor da çağırdığında da ve DLC’de spirit’ler için özel upgrade fragment’ları bile var. O yüzden o boss için spirit kullanmamak muhtemelen zaten ayrı bir gereksiz challenge idi. Ve bunu onlarca kes ölmeden önce de fark etmiştim aslında ama bende ne yazık ki inat var; tek kesebilme ihtimalim varsa tek keserim. Yapmamam gerekiyordu ama yaptım, hem spirit’siz, hem summon’sun ve de kalkansız kestim boss’u. Karşılığında ise bütün günümü yedi. Değdi mi buna peki? Eğer spirit ya da summon falan kullanıp yenseydim daha kısa sürecekti kesinlikle ama içim rahat olmayacaktı. O yüzden içim rahat şu an yani evet; benim için değdi. Sizde böyle salak bir inat yoksa eğer; kesinlikle spirit kullanın son boss’da.

Bunun dışında ise; müzikleri sevmedim. Beni hiç saran bir müzik olmadı DLC albümünde. Souls serisindeki albümlere öyle aşırı bayılmam gerçi ama illa bir oyununda 3-4 tane çok sevdiğim müziği olurdu. Bu DLC’de hiç olmadı. Bir de oyunun 2-3 tane bölgesi keşif olarak çok boş, hiçbir şey eklenmemiş item falan olsun. Oyunun toplam bölge overall’ı içerisinde bu kritik bir sorun olmadı bende neyse ki ama oynarken “Buralar niye boş?” diye demeden edemedim. Ve bazı boss’lar fazla çabuk öldürüyor. Yanına yaklaştırmıyor bazıları hatta. Bu da ayrı bir challenge ama oyuncular bundan memnun kalmadı pek sonuçta. Şahsen bir sorunum olmasa da; ben bunun yerine bosslar’ın canını daha çok yapıp, hasarlarını azaltabilirlerdi diye düşünüyorum. Boss’un bizi öldürmesi biraz daha uzun sürerdi ama saldırılarından kaçınabilmeye alışma süreci uzun sürerdi ve böyle böyle öğrenirdik. Sürekli 2-3 saniyede öldüğümüz için yükleme ekranının devreye girmesi falan bir şeyler araya girip savaşa baştan başlayınca şevki öldürüyor biraz. Bence oyuncular sorun etmezdi daha fazla can barı ama karşılığında daha az hasarı.

Bunlar dışında dungeon’ları da baya başarılı buldum. Bağlantıları kurmak, opsiyonel alanları fark edip ayrıca keşif yapmak dungeon’lar içinde ve küçük dungeon’ların bile uzun olması bu sefer. Gayet bağlantılı bölümler içeren dizayn bile yapmışlar küçük dungeon’lara ve o yüzden küçük diyemiyorum bile. Baya uzun ve uğraştırıcı dizayna sahip olmaları şaşırttı beni. Ana oyuna göre epey iyiler. Hatta oyunun açık dünya bölgelerinden biri baya baya dungeon dizayna sahip mesela, Torrent’i orada da kullanabiliyoruz. Torrent için ayrıca bir dungeon yapmışlar gibi bir bölümdü.

Oyunun görselliği de yine büyüleyici. Mekânlar süper, renkler şahane, tasarımlar uçuyor, sinematografi akıyor ve atmosfer de tam olarak yakalıyor. Özellikle bazı mekânlar sinematografi olarak epey uçuk noktada. Muhteşem bir estetiği var oyunun yine. 2022 yılında ana oyun çıktığında millet zaten yeterince “İşte gördüğünüz gibi oyunların güzel gözükmesi için son seviye kaplamalar şart değil” diye bağırıyordu. DLC de bunu yine bağırarak söylüyor bize. Ama tabii artık animasyonlar için motorun değişmesini beklerim o ayrı. Dragon’s Dogma 2’deki o ağır karakter fizikleri, karakterin koşarken elini kılıcın kabzasında tutması falan olsun o kadar tok ve tatmin edici geliyordu ki; Elden Ring’deki bu animasyonlara geri dönünce “Artık değişim şart” dedirtti. Rahatsız etmedi ama bu oyundan sonra artık yine bu animasyon modelleri olursa artık bu bir eleştiri konusu olabilir benim için.

Bunlar dışında bahsedebileceğim bir şey varsa da aklıma gelmiyor. Lore ve hikâye olarak zaten hiç ilgim ve alakamda değil. Umurumda olmadı oynarken de. Sinematikleri izlerken boş boş bakıyorum öyle. Ana oyundaki bazı karakterleri de unutmuşum zaten. Ben açıkçası Dark Souls 3’ten beri bu lore olaylarını hiç sallamıyorum. Dark Souls 3 öncesinde gayet lore master takılan biriydim Souls serisinde ama artık hiç öyle bir ilgim yok. Anlatacağın bir hikâye varsa direkt anlatım ile dinlerim, yoksa kasamam. Etkilenmiyorum çünkü.

Genel olarak aynı artıları ve eksileri ile daha fazla Elden Ring oynamış oldum. Bazı boss’lar spirit ile daha eğlenceli saatler vaat ediyor olduğundan sadece 2-3 boss’da gereksiz kanser oldum biraz ama son boss dışında hiçbiri uzamadı. Kısa sürede kestim hep. Açık dünyası, dungeon’ları ve yeni silahları ile ben memnun oldum. Hatta bayıldım. Allah razı olsun yine FromSoftware. Şimdi Armored Core 7 çıkarın.

23 hrs ago


Yedek earned the Replay '14 badge

9 days ago


Hopee followed h0lyP

9 days ago


Yedek is now playing Unicorn Overlord

13 days ago


Yedek is now playing The Last Story

13 days ago


13 days ago


Filter Activities