Sanat tasarımı ve atmosferi güzel. Pek fazla bir oynanış öğesi bulundurmuyor sadece puzzle çözerken zamanda ileri ve geri atlama olayı hoş. Hikayesi fena değil. Ortalama bir oyun oynanır mı oynanır zaten 3 saatlik bir şey. 6/10

Öncelikle çok zor oyun ama çok zevkli. Aşırı hızlı aşırı odaklı oynanması gereken bir oyun ancak oynanışı beni resmen büyüledi. Neredeyse her iki bölümde bir oynanışa yeni öğeler ekleniyor ve bunlar ile birlikte oyun felaket şekilde hızlanıyor ve düşmanları öldürme şekliniz değişiyor. Her yeni bölümde skill ağacınız da genişlediğinden ötürü yapabilecekleriniz şeylerin önü açılıyor. Düşmanları katana ile kesmek felaket derecede tatmin edici ve eğlenceli. Parkur oyunun direkt olarak ana mekaniği kesinlikle çok iyi yapılmış ve kullanımı rahat. Cyberpunk atmosferi çok hoş. Hikayeye gelecek olursak oyunda diyalogları takip etmek birazcık zor parkur yaparken ekrandan gözünüzü ayırmamanız gerekiyor ondan dolayı diyaloglar kaçabiliyor ve bazı yerlerde hikayede kopukluk olabiliyor ancak finale doğru hikaye güzel bağlanıyor ve her şeyi güzel bir animasyon aracılığı ile özetlediklerinden dolayı iyi bir final benim için. Oyuna puanım 8/10 oynayın ve oynattırın sabır gerektirir ancak eğlendirir.

Yapacağınız oyunun anasını avradını sikeyim. 1080p çözünürlüğü bile yoktu ben girdiğimde avradını siktiklerim

Alan Wake'in devamı niteliğinde sayılan (sanırsam) 3-5 saat sürecek çerezlik keyifli bir oyun. Oynanış orijinal oyuna göre silah konusunda çeşitlenmiş artık daha ağır silahlar kullanabiliyoruz. Hikaye yönünde karakterlerin içinde oldukları döngüyü fark etmesi ve ona göre eylemlerde bulunması hoş. Alan Wake'i oynayıp sevmişseniz bunu da oynarsınız. 6/10

Efsane Max Payne bitti. New York'un o karanlık ve yağmurlu atmosferi dehşet derecede güzel. Oyunun çıkışı üzerinden neredeyse 23 yıl geçti ona rağmen efsanevi oynanış mekanikleri sayesinde oyunda gram eskime gram sıkıcılık yok. Sam Lake'in o müthiş suratı oyuna daha bir artı katıyor bana kalırsa. Seriye giriş hikayesi olarak bence gayet keyifli özellikle ara sahnelerin çizgi roman şeklinde olması hoş bir sanat dizaynı. 9/10 Oynayınız oynattırınız.

This review contains spoilers

Dying Light 1'in ana karakteri olan Kyle Crane'in hikayesini tamamen sonlandıran oyundur kendileri. Ek paket olmasına rağmen gerçekten gereksiz derecede uzun. İlk oyunun üzerine koyduğu hiçbir şey yok ki zaten ilk oyunu bitiriyorsunuz hemen sonra aynı ekipmanlarla The Following'e devam ediyorsunuz silah vesaire hiçbir yenilik göremedim. Tek ekledikleri şey araba sürme mekaniği. Mekaniksel olarak hiçbir şey eklemediler peki hikaye ve yeni eklenen harita nasıl? Ana oyunun haritasına göre bomboş arazilerle dolu olan bu harita ne ana oyun gibi keşfetme hissi iyi olan bir yer ne de oynanış açısından iyi çalışan bir yer. Ana oyunda binalardan binalara parkur yaparken burada saatlerce dana gibi koşuyoruz ne bir parkur ne bir heyecan var sadece koşuşturma. Harita kötü peki hikaye iyi mi? Oyunun yaptığı tek iyi şeye geliyorum ancak bu da belli bir yere kadar çok aşırı sıkan bir hikaye. Oyunun başı buradaki insanların enfekte olmama durumunun açıklanmasıyla ilginç ve hoş başlıyor ancak hemen ilk saatten oyun tamamen sizi yan göreve salıyor. Saatlerce yan görev yaptım ki bu yan görevler eğlenceli falan da değil sadece ayak işi git şunu al getir şunu yap şunu kurtardan ibaret. İlk oyunun salak saçma yan görevlerini buraya aynen aktarmışlar ki bunları yapmak zorundasınız yoksa oyun ilerlemiyor. Saatlerce uzatılmış bu hikayede bomboş karakterlerin arasında ben ne yapıyorum ya dercesine sadece yan görev yapıyorsunuz ancak oyunun finali beni gerçekten şaşırttı. Final görevinde Ana ile temasa geçiyoruz ve bize iki son sunuluyor ben Ana ile kapışılan sonu seçtim ve gerçekten çok iyi sondu. Kyle Crane'nin farklı bir ton mutasyon ile özel bir tür ecele dönüşmesi felaket dercede şaşırtıcı ve bir o kadar heyecanlandıran bir sondu. Birçok teoriyi araştırmama neden oldu bu son girişi ve finali keyifli olan bir oyundu. Bu güzel finali için kesinlikle oynanır benim puanım ortalama bir oyun olduğu yönünde 6/10

Yine bağımsız bir yapım yine bir yürüme simülasyonu ama! Bu yürüme simülasyonu harbiden iyi. Firewatch henüz ormana attığım ilk adımdan beni kendine çekmeyi başardı. Karşımızda sanat dizaynı bakımından müthiş bir oyun duruyor. Ormanın ve kurak kanyonların arasında gezmek insana gerçekten huzur veriyor. Bu huzurlu ormanların arasında gezerken arkada dönene oyunun hikayesini takip etmek zevkli. Doğruya doğru atmosfer ne kadar müthiş olsa da oynanış zayıf ancak oyunun kuvvetli olduğu yanı bu değil zaten. Hikaye! Ana karaktarimizin eşinin Alzheimer hastalığına yakanlanması sonucunda tedavi için ailesine, memleketine, dönmesi ile birlikte başlıyor. Adamımız Henry mutsuz hayatında kasabadan uzaklaşmak için Yangın Gözlemcisi olarak ormanda işe başlar ve hikaye buradan itibaren dallanıp budaklanıyor. Hikayenin içinde barındırdığı gizemler ve ormanın içinde hedefe gitmeye çalışırken yakalandığımız belirsizlikler ve çeşitli durumlar oyuncuyu hikayeye ve oyuna bağlı tutuyor. Kısa da bir oyun olduğundan dolayı oyun oynayan herkese tavsiye edebilirim. 7/10

This review contains spoilers

Metro 2033 Redux post-apokaliptik bir dünyada geçen FPS/Shooter oyunudur. 3. Dünya Savaşı sonucunda dünyanın yeryüzü yaşanılamaz hale gelmiştir ve hayatta kalan insanlar çareyi metro istasyonlarına sığınmakta bulmuştur. Oyunumuzun ismi de buradan gelmektedir. Her şeyden önce Metro 2033 hikayesi ile ön planda bir oyundur. Bu yüzden incelemeye hikayesinden başlamak istiyorum. Oyunun hikayesi benim de sevdiğim bir tarz olan kıyamet sonrası temasını işliyor. Bu kıyamet sonrası dünyada masum insanlar metrolarda sıkışıp kalmışken bu metrolarda aynı zamanda da Nazi ve Kızıl askeri birlikleri de çatışma halindedir. Hikayemiz Artyom'un üvey babasının arkadaşının kendi bulundukları istasyon sınırında belirmesi ile başlıyor. Artyom'un kendini bildi bileli yaşadığı bu istasyon kara derililer tarafından basılıyor. Hunter'da burada devreye girerek istasyona çözüm sağlamak için Artyom'a birkaç öğütte bulunuyor. Hunter'ın da verdiği öğütler ile kara derililerden kurtulmak için yola çıkıyoruz. Hikayenin devamında birçok inişli çıkışlı olaylar oluyor ve en nihayetinde yüksek bir kulede füzeleri çalıştırarak kara derililerden kurtuluyoruz. Bana göre oyunun hikayesi etkileyici değil bunda ana karakter Artyom'un konuşmaması da büyük bir etken. Diyaloglarda yan karakterlerin sürekli soru sorup hemen ardından kendileri cevap vermesi çok sinir bozucu Artyom'un karton kutudan hiçbir farkı yok. Artyom konuşabilen ve bir derinliğe sahip olan bir karakter olsaydı oyun benim gözümde bir puan daha yukarıda olabilirdi. Ancak bütün bunlara rağmen işlediği tema aracılığı ile ortalamanın hafif üstünde bir hikayeye sahip. Atmosfere gelecek olursak oyunun yaptığı en iyi şey olarak söyleyebilirim. O kıyamet sonrası dünyayı oyunun oynarken iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Özellikle metrolardan yeryüzüne çıkınca müthiş bir atmosfer karşılıyor bizi. Sırada oynanış var. Oyun boyunca sıkmayan birçok farklı silah çeşidi bulunan sıkmayan zevkli bir oynanışa sahip. Silahların vuruş hissi iyi. Karışık metro istasyonlarında yolunuzu bulmaya çalışmanın verdiği gerilim de hoş özellikle kütüphane kısmı aşırı gericiydi. Grafiklere gelecek olursak orijinal oyuna göre gerçekten bariz bir görüntü farkı var. Grafikler yeterli düzeyde mükemmel yaptıkları atmosfer ile hoş bir görüntü çıkıyor ortaya. Son olarak toparlayacak olursam; 10 saat civarı bir sürede bitirmiş olduğum Metro 2033 Redux gayet keyifle oynadığım ve herkese tavsiye edebileceğim bir oyun. Benim puanım 7/10

Öncelikle şunu söylemeliyim ki bu oyun AC serisindeki en iyi oyunlardan biri olabilir. Assassin's Creed Black Flag'i iyisiyle kötüsüyle inceleyeceğim. Öncelikle bu bir korsanlık oyunu suikastçı oyunu değil bundan dolayı yok efendim oyunda niye bu kadar az suikastçılık konusu var diye sızlanmayınız lütfen. Korsanlık oyunu demişken bu oyun gerçekten korsanlık temasını iyi işleyebilmiş mi? Evet bence çok iyi işlemiş. Gerek hikayesi ile gerek oynanışı ve Karayipler'in o güzel atmosferi ile şahsen ben iliklerime kadar korsan olduğumu hissettim. Şimdi hikaye kısmına bir bakalım. Ana karakterimiz Edward Kenway Galler doğumlu ve İngiltere'de yaşayan bir işçi. Kendisi çiftliklerde neredeyse bir köle gibi çalıştığından mutlu değildir. Bundan dolayı izinli korsan yapmak istiyor ve İngiltere'den ayrılmak zorundadır bunun için. Karısından yalvar yakar izin almaya çalışıyor ancak karısı buna karşı çıkıyor ve babasının yanına taşınıyor. Edward izinli korsan yaparken barış antlaşması imzalanıyor ve izinli korsanlık işi artık sona eriyor ve resmen işsiz kalıyor. Bu vakitten sonra artık tam olarak illegal bir korsana dönüşüyor. Hikayenin geri kalanında birçok farklı olay oluyor ve spoiler girmek istemediğimden kalan kısmı anlatmayacağım. Suikastçıların ve tapınakçıların rasathane için kapışması sırasında öbür yandan Edward'ın bu olayları gram umursamayıp sadece rasathaneden para kazanmayı umması vesaire korsanlık teması açısından güzel şeyler. Edward'ın gerçekten bir korsan olduğunu iyi hissettiriyor oyun. Ben hikayeyi beğendim. Oynanış! Maalesef ki oyun bu konuda bazı yerlerde zayıf kalıyor. Gemi savaşları kesinlikle efsanevi. Gemiyi sürmek çok rahat kontrollerde hiçbir zorluk yaşamıyorsunuz. Üstelik sürmesi çok zevkli. Savaş kısımları ise apayrı iyi. Birçok farklı saldırı tipi bulunuyor önden arkadan sağdan soldan hatta havadan saldırabiliyorsunuz oyun bu konuda güzel bir iş çıkarmış. Gemi savaşlarında bir de bordalama var. Bordalama da çok zevkli düşman gemisini uça kaça atlayarak orada kapışmak güzel olmuş. Özet olarak gemi kısımları oyunun yaptığı en iyi şey ki en iyi görevler de gemi ile yaptığımız görevler. Oynanışın diğer bir kısmına geçersek kara savaşları ve parkur. Öncelikle silah kullanımından bahsedersem çok yetersiz aşırı çeşitsiz bir oynanış var. 4 çeşit düşman tipi var: Standart, ağır zırhlı, savunmacı ve komutan. Tüm oyun boyunca bu dört düşman tipi var karşımızda. Bölgeden bölgeye bu karakterlerin sadece kıyafet rengi değişiyor o da ayrı bir komedi. Kılıç kullanımı keza o da kötü üç tane hareketiniz var. Savunmayı kır, saldır, kaçın. Düşmanlardan birini öldürdüğünüzde kalan herkes tek yiyor. Ben oyunu tek kılıçla bitirdim hiç kılıç değiştirmedim. Çünkü gerek yok oyun çok basit. Silah kullanımı da hiç rahat değil ve yine gereksiz şeylerden biri. Ben kılıç ve silahlı çatışmaları beğenmedim. Gizlilik kısmına gelirsek. Yine burası da pek iyi değil çalılara saklan gizli bıçakla indir. Tüm gizlilik bundan ibaret. Parkur kısmına geçelim. Rezalet bir parkur sistemi var bazen karakterin nereye gideceğine ben karar veremiyorum rastgele yerlere tırmanıyor, atlıyor, zıplıyor rahat değil açıkçası ve hiçbir zorluğu da yok parkurun shift tuşuna basılı tutuyorsun sabaha kadar koşuyor tırmanıyor gideceğin yönü seçmene bile gerek yok otomatik atlıyor. Parkur kısmı da iyi değil. Bu vasat oynanışı bir kenara bırakıp görev yapısına ve görev çeşitliliğine geçelim. Tek kelimeyle rezalet. Tüm oyun boyunca şunu yapıyoruz. Hedefi tespit et, takip et ve öldür. Tüm oyun boyunca birilerini takip etmekten sıkıldım. Takip ederken salak saçma bir sürü bug oluyor insan iyice sinirleniyor. Hadi insan takip ediyoruz anladım o kısmı kocaman gemiyle görülmeden bir başka gemiyi takip ediyoruz ve fark edilmiyoruz saçmalığın daniskası. Oynanışa özet geçeyim ortalama bir oynanış var o da gemi savaşları sayesinde. Grafiklere ve atmosfere geçelim. Grafikler gerçekten çok güzel 2024 yılında bile eskimemiş çok sağlam duruyor özellikle Karayip Denizi harbiden güzel yapılmış. Onun dışında irili ufaklı adalar ve ormanlar var onlar da çok iyi. Grafikler bayağı iyi ve bu grafiklerin üzerine Karayipler'in o güzel atmosferini güneşini ve yağmurunu da güzel veriyor oyun. Ben bu kısmı da çok beğendim. Son olarak hikaye iyi, oynanış ortalama ve grafikler de çok iyi. Bu oyunu oynayınız ve oynattırınız 8/10

Ben bu oyunun bu kadar iyi olduğunu bilmiyordum... Orijinal versiyonu dümdüz adam kese kese bitirmiştim ve iyi bir stealth oyunu olarak kafamda yer etmişti. Kütüphanemde Definitive Edition versiyonunu gördüm ve oyunu denemek istedim başından kalkamadım. Bu oyunun sunduğu özgürlük neredeyse Hitman'in verdiği özgürlük kadar. Oyunun finaline kadar hiçbir hedefi öldürmeden geldim. Yani oyunun bana böyle bir imkan vermesini beklemiyordum. Hiçbir hedefe elimi sürmedim hepsini biriyle anlaşarak onlara hallettirdim. Böyle mükemmel bir oynanış olanağı olamaz böyle bir şey yok. Hitman kadar demiştim ama biraz daha az olması onun eksikliği değil kesinlikle. Dishonored Hitman'in yapamadığı bir şeyi de yapıyor o da hikaye. Çok müthiş bir hikayesi var oyunun. Kraliçe'nin ölümüyle başladığımız oyun birçok komplo ile hainlerle tuzaklarla ilginç yan hikayelerle devam ediyor ve son buluyor. Hikayesinde en ufak sıkılma duyduğum bir noktası olmadı. Kısaca hikayeye bayıldım. Oynanışa gelelim derdim ama satırlardır oynanış özgürlüğünü övüyorum burada derinleştireyim. Kontroller çok rahat oyunda açtığım bazı skiller sonucunda ışınlanarak hızlı ve sessiz koşarak hayalet gibi takıldım. Mükemmel bir deneyimdi. Ben kimseyi öldürmeden gitmeye çalıştım ve gayet zevkliydi. Son bölümlerde biraz soykırım yaptım öldürerek gitmek çok çok daha zevkli ama sonu etkilediğinden kendimi sakındım bu oynanıştan. Bıçak ve aletlerin kullanımı çok güzel ve kullandığınız zaman oyunu da güzelleştiriyor. Ne kadar fazla araç kullanarak oynarsanız o kadar çok zevk alıyorsunuz. Hedeflere farklı şekilde yaklaşmaktan ve hedeflere ne olacağına karar verebildiğimizden zaten bahsetmiştim çok efsanevi bir özellik. Oynanış da tek kelimeyle efsane. Grafiklere gelelim orijinal oyundan ne kadar farklı bilmiyorum ama çok nefis gözüküyor kendine has sanatıyla dizayn edilmiş oyun. Gerçekten o şehrin atmosferi karakterlerin dizaynı vesaire her şey çok güzel duruyor. Hikaye çok iyi, oynanış efsane, grafikler müthiş. Bu oyunu oynayınız, yakın çevrenize oynattırınız hatta torunlarınız olursa onlara dahi oynatın bu efsaneyi herkes tatsın. 10/10

Dünyanın en iyi oyunu. İtiraz eden gow fanboylarının anasını avradını sikim. Gidin valkür kesin oç herifler.

Piyasadaki en iyi yarış oyunu. Grafikler muazzam.

Sneijder ile Volkan Demirel'e 30 metre civarlarından 90'a füze yollamak kadar zevkli bir şey yok bu oyunda. G.O.A.T Pes oyunu.