I think this is way too early access. I mean it doesn't even feel new. I didn't experience it enough to say that there is nothing new but it felt like that. Also the fact that there is still no complete automation is sad

i'd like this game to be a game that you try to park in different and hard situations and whenever you can't park someone yells at you for your mistake. it's not even close to that. I' m not judging the game based off my wishes don't get me wrong game is boring and uninspired as well xD

Controlling fishes is ok but moving in other things like fishbowl is just like torture

Burning things is really fun and well made but it gets boring pretty fast.

There is 2 big mistakes in this game. First is humans are over-priced. Eating other things than humans is just feels like waste of time. It's so unbalanced. Second one is builds. There is just couple of different builds you can make and it kills the game i think. Not like game is +100 hr but you know :D

Pretty fun but while i was playing this game there was just one thing in my mind: "Hey, this game would be 10 times better if it would have a parkour mechanics like flipping the bike."

I played it for almost 30 minutes and almost every 5 minutes in the game i encountered with game breaking bug, issue like game crashed on account registration menu, game stuck on loading screen, game stuck on building menu, UI stucked while i was changing advanced graphic settings and super low resolution in building menu as well. Shortly it was disaster and i couldn't resist anymore.

Kinda fun to play for a few hours. Then you will realise how RNG all to maps are. This problem alone is killing the game. Trucks just doesn't play their roles as "safe grounds"

Storytelling as characters playing FRP and we are the characters in the FRP is just pretty fun. On top of that dialogues of original characters and their playing style of FRP is making things more fun. Game itself has this unique style. (At least for me.) FPS and adventure wise not that bad but not that good either. Everything works fine but there is nothing special. Just one thing tho: Burning damage is just kinda TOO MUCH.

Yakuza 3 Remastered
Yakuza 3 e başlamadan önce birçok sohbet içerisinde insanların savaş mekaniklerinin ne kadar kötü olduğunu söylerken, tüm savaşların guard (block) a dayalı olduğunu söylerken görmüştüm. Fakat başka hiçbir kötü yorum göremiyordum ki hoşuma gitmişti. Fakat oyuna başladığımda savaş mekaniklerinin sığlığının oluşturduğu problemin oyunun sahip olduğu diğer problemlere kıyasla ne kadar küçük olduğunu gördüm. Savaş mekaniklerini aradan çıkartmak gerekirse: Neden bilmiyorum ama bu oyunun savaş mekanikleri ps2 dönemindeki 1 ve 2 ile aynı ki 3. oyunun orijinal sürümüne bakacak olursak da durum aynı. Yani ilk iki oyun arasında 1 yıl fark var savaş mekaniklerinin çok değişmemesini anlayabiliyorum da 2. oyunla 3. oyun arasında 3 yıl varken biraz daha fazla değişiklik beklemiştim açıkçası. Zaten remastered olduğundan savaşlar elden geçirilmemiş. Hatta arada bir iki yakuza 3 bug u da arada kalmış. Meme olduklarından geldikleri sahnede "oha bu hata remastered da düzeltilseymiş bari :D" gibi yüzümde gülücükler oluşturdu. Savaşları ne kadar kötü olsa da ilk iki oyundan çok daha iyi. Benim asıl sorunuma gelecek olursam: oyunun temposu, ucuz yöntemlerle süresini artırmaya çalışması.
Tempoyu ele alalım. İkinci oyunun sonundan biliyoruz ki Kiryu, yakuzalıktan elini ayağını çekmeye çalışıyor ve bunun sonucunda kendi doğduğu gibi bir yetimhane yönetmeye çalışıyor. Bunda hiçbir sıkıntı yok. Fakat bunu oyuna yedirmeye çalıştıklarında karşınıza tamı tamına oyunun yarısını kaplayan "bakıcılık" kısımlarıyla karşı karşıya kalıyorsunuz. Prologdan tutun 5. chapter a kadar. Ben gerçek hayatta çocukları zerre sevmeyen birisiyim. Oyunda da sevmiyorum, sevmedim. İlk bu 5 chapterda bu veletlerle ve olaylarıyla ilgilenmek tek kelimeyle SIKICI idi. Çünkü bu kısımlarda yaratıcı hiçbir şey yok. Her şey o kadar bilindik o kadar tahmin edilebilir o kadar sıradan ilerliyor ki Kiryu' nun rahatlamak için yerleştiği o küçük adada Yakuza serisinde daha önceki 3 oyunumda görmediğim sakinliği göreceğim diye beklerken resmen bakakaldım. Bu kısımlardaki hikaye seçimleri neler ki bu kadar sıradan? Bunlar: bir çocuğun okulda bully lenmesi, bir çocuğun başka bir çocuğun parasını çalması falan. Ben bu 5 chapter bittiğinde abi hadi artık oyun başlamayacak mı? Diye bekliyordum. Yakuza nın evreni zaten ciddi ve yorucu, uzun soluklu ve uzun savaş sekanslarına sahip ana hikayesinden sonra kendinizi atacağınız bir rahatlama makinesidir. Her yerde saçma sapan sizi rahatlatacak rastgele ve güzel yan hikayeler, yapılacak savaşlar falan vardır. Bunda yok işte. ilk 5 chapter çünkü yorucu bir hikaye anlatmıyor ki. Boş boş Kiryu nun nasıl vakit geçirdiğini görüyoruz hatta zorla deneyimliyoruz resmen. Tüm bunları geçtim. 5. chapterdan başlayıp 9. chapter ın sonuna kadar akmış olan ana hikayeyi bir anda salıp 10. Chapter ın yarısını tekrar zorla bu adada ve olaylarıyla geçirtmeye zorluyor. Bu nasıl bir tempodur? 5 chapter boyunca oyuncuyu sıkabildiğin kadar sık. Sonra hikayeyle 5 chapter heyecanlandırmışken hop tekrar sık sonra finalle tekrar heyecanlandır. Aşırı saçma buldum.
Tabii ki de hikaye bir noktada bu yetimhaneyle birleşti falan ama bu kısımdaki etkileyicilik sadece Rikiya ve arkadaşı ile sınırlı kalıyor.
Süresini artırmaya çalışması:
1-) PS2 Yakuza 1-2 ve Yakuza 0 da oyunu oynarken çok sevdiğim bir özellik vardı. Yakuza da diğer JRPG lerden farklı olarak (çoğundan) random encounter yoktur. Savaşacağınız kitledeki kişiler açık dünyasında kendilerini aşırı belli ederler. Bunun sebebi tabii ki de savaşıp savaşmama tercihini oyuncuya bırakıp insanların oyundan alabileceği eğlenceyi zort diye kesmemektir. Peki Yakuza 3 de ne bok yedi bu adamlar? Süreyi uzatmak için sokak aralarına Random encounter koymak ne? Bu adamlardan kaçamayacağımız belli. Neden her sokak arasına bu savaşlardan koyup canımı sıkıyorsun? Savaş mekaniklerinin eğlenceli olması benim her saniye 3 yumrukla yenebileceğim her düşmanından zevk alacağım anlamına mı geliyor? Peki madem sokak arasına koydun neden sokak arasında olmayanlar bu kadar hızlı? Evet abi oyundaki random encounterların %80 undan kaçamazsınız. Tetikleme mesafesi inanılmaz kısa.
2-) Koşma mekaniğinin oyuna eklenmemesi neden? İlk iki oyuna eklenen bir yeni mekanikte bu koşu kısımları. Fakat bu kısımları gerçek dünyasında değil sadece belli kısımlarda kullanıyoruz. Sebebi ne? Tabii ki de eğer öyle olsaydı oyun çok hızlı biterdi mi? Bence öyle.

3-) Bölüm dizaynları? Sadece tek bir görevin tamamını yazacağım. Bunun nasıl bir sunum tercihi olduğuna kendiniz karar verin. Bir adam var onu yenmemiz lazım. Önce otelde basıyoruz. İlk kattaki bir odada bu adamı buluyoruz ve bizle karşılaşınca koşarak ilk kattan 2. kata gidiyor. 2. kattaki tüm odaları rastgele girip kontrol ediyoruz. Bazılarına kendi adamlarını koyuyor ve bir süre quick time event ile bu adamları geçiyoruz. Kovaladığımız adamı odada bulduğumuzda 3. kata kaçıyor. TÜM bu işlemi 3. katta tekrar aynı şekilde gerçekleştiriyoruz. Sonra adamın olduğu odaya gelince adam tekrar 1. kata kaçıyor. Sonra tekrar 1. kata dönüp tekrar bu işlemi yapıyoruz sonra ise tekrar 3. kata kaçıyor ve tekrar aynı şeyleri yapıyoruz ve sonra ise 4. kata kaçıyor ve gerçekten yüzleşiyoruz. He bir de TÜM bu kat geçişleri var ya? Her birinin arasında üstünüze 5-10 tane rastgele düşman da yolluyorlar :pezevenkgulusu: Daha fazla konuşmama gerek olduğunu sanmıyorum.

Bazı kısımlarıyla hayal kırıklılığına uğratsa da yine güzel hikayesi ve işleyen mekanikleri vardı. Yakuza oyunu ama bir tık kötüsü işte. 7/10

Idk why they tried so hard with this Siren story but its not interesting or good. There is so many things unexplained and its just can't hold you in it. Especially for someone who doesn't experienced anything about Azur Lane franchise it should be really bad.

17 Yıl geçmiş ve eskidiğini çok hissettiriyor. Fps mekanikleri çok kötü. Düşmanlara vurup vurmanız önemli değil mesela. Crosshair düşmana bakıyor olmadığı sürece ıska sayılması gibi olayları var ki hiç anlam veremedim. Özellikle uzun menzilli çatışmalarda bu kusur o kadar fazla göze batıyor ki anlatamam. Hele ki benim gibi uzun menzilli oynayacaksanız savaşlardan aşırı zevk almayı beklemek yersiz olur. Ama ben keyif aldım. Düşmanların AI ı bazen kanser edip kendi içinde bulundukları kamptan çalıların arasında gizlenen bana wallhack açmış gibi saldırmaları gibi olaylar bolca yaşandı :D Save sisteminin eskiliği de göze çarpsa da elle yerleştirilmiş save sisteminden rahatsız olmadım. Daha mücadeleci bir oyun için çok iyi olmuş bile. Sadece bir iki yerde "keşke burada kendim save atabilseydim" dedirtti. Onun dışında çok yerinde save ler bulunuyordu. Hikaye ve karakterler aşırı rastgele davranıyor ama zaten hikaye kendisini aşırı da ciddiye almıyor. Ayrıca oyun güçlenme hissini güzel veriyor diyebilirim. 6/10

Ben daha ilk dakikasından bu oyuna mutlu başladım. Çünkü artık Japonya' da geçen bir oyunu Japonca oynayabilecektim. Başlar başlamaz oh be dedirtti. Üstelik oyunun başında ilk oyunu oynamayan insanlar için ilk oyundaki çoğu cutscene i tekrardan izlemenize olanak sağlayan bir kısım koymuşlar. Ben ilk oyunu oynamama rağmen bu cutscene leri tekrardan japonca olarak izlemekten mutluluk duydum. Beni fazlaca mutlu etti bu tarz bir şey koymaları. Grafiklerde ve texture larda çok az da olsa bir gelişme olmuş fakat savaş mekanikleri sadece gelişmemiş uçmuş gibi hissettirdi. Bunun sebebi büyük ihtimalle ilk oyunun bu kısımdaki başarmadığı şeylerin basitliğiydi. Grafiklerin aksine savaş mekanikleri bayağı gelişmiş. Karakterimizin saldırıları çok daha serileşmiş. Sadece bu bile savaşı çok çok daha keyifli kılıyorken yapılan saldırıyı kesip farklı bir yönde aynı komboya devam etmek gibi bir özellik eklenmiş ki tek kelimeyle bu bile oyunu dinamik tutabilecek seviyede önemli bir gelişme olmuş bence. İlk oyunda az yaşamadım yani bosslara saldırı kaçırıp ölmeyi. Bu oyunda bu tarz savaşlara eklenen minik özellikler bile çok çok büyük değişiklikler aslında. İlk oyuna oranla kombo sayısı artmış, çevrede kullanabildiğimiz alan artmış, yapabildiğimiz hareketler artmış derken kısacası savaştaki her şey çok iyi gelişmiş. Hikaye ise bana göre ilkinden çok daha iyiydi. İlk yakuzanın hikayesinin her bir parçası, benzerini onlarca kez gördüğüm hikayelerdi. Etkileyicilikleri inanılmaz düşürüyor tabii ki bu olay. Fakat oyunun etkilendiğim hiçbir kısmı da yok demeyeceğim. Gayet güzel kısımları da vardı. Özellikle final kısmından epey mutlu ayrılmıştım. Yakuza 2 de yaşadıklarımın yakuza dan çok farklı olduğunu söylemek isterdim fakat öyle olmadı. Hâlâ benzeri tonla farklısını gördüğüm bir hikayeydi. Hatta bazı kısımları direkt ilk oyunla aynı gibiydi. Fakat bu oyunda şöyle bir fark vardı. Sanki bu oyunda epikliğe oynamışlar gibi hissettim. İlk oyunda da vardı bu tarz sahneler fakat sanki bunda tüm olay epiklikmiş gibi. Savaşların başlangıcı olsun, savaştığımız alan olsun, olayların gelişmesi olsun tam anlamıyla epikliğe oynuyordu. Oyunun ilk %80 inde bunu düşünsem de tam olarak dile getirtecek kadar hissettirmiyordu. Fakat finale geldiğimde tam olarak emin oldum. Ve buna bayıldım da. Final kısmını o kadar çok sevdim ki favorilerime girdi direkt. İlk oyunda da final etkileyiciydi fakat bunda apayrı bir seviyede. Arka arkaya çıkan plot twistler, olayların inanılmaz bir şekilde birbirine bağlanması, finalin yaşandığı bölge ve oyun boyunca karşılaşmayı beklediğimiz bosslarla olan savaşın sonunda meyvesini veridiği bütünü tamamlayan bir noktaydı tam olarak. Final gibi finaldi kısacası.