Brooke Burke & Riders on the Storm.

Bilmeyenler için söyleyeyim: CJ'in ilk çıktığı mod budur, arkadaşlar.

Fordon Greeman ama daha mükemmeli.

(5 vermememin sebebi, yanımda gezdirdiğim Dog's Ball'ı bir noktadan sonra götürmeme izin vermeyerek onca uğraşımı mahvetmesi. Valve'a hala kinim diridir.)

Yaratıcı silahlarımızı, bölümden bölüme değişen düşmanlar üzerinde deneyerek şeytan avına çıktığımız güzel bir FPS. Boss savaşlarının hepsi epey görkemli fakat ilk yarıdaki boss'lar çok kolaylar. Sonlara doğru zorluk anlamında hafif güzelleşmeye başlasa da (Alastor boss'u güzeldi), son boss'ta ilginç bir konsept deneyeyim derken epey çuvallıyor oyun. Orası üzdü biraz. Ayrıca savaşırken hep aynı müzik çalıyordu, yanlış hatırlamıyorsam.

Bir de küçükken bu oyuna "günah" deyip oynamadığım aklıma geldi. Bu zamana kadar iyi gelmişiz.

PS2 döneminden kalma, unutulup gitmiş bir başka oyun serisi. Çok bir olayı da yok. Ve karakter, kangurudan çok tilkiye benziyor.

Would you like the sign my petition, Gary Coleman?

İlk Zelda oyunum olarak, denizlerde dolandığım her bir anı çok sevip, keyifli bulmacaları ve macera hissiyatı ile epey zevk alarak oynadım. Tatlı hikayesi ile de, epey güzel bir oyundu.

Mekaniklere ise yorum yapamıyorum, çünkü oyunun başlarında iken kontrolcüm drift hastalığına yakalandığı için oyunun bir noktasından sonra korkunç bir işkence çektim. Kendisi ile hepi topu 1.5 aylık bir mazimiz olsa da, hala özlemle andığım çakma Xbox 360 kontrolcüme de buradan selam olsun. Seni piyasaya süren adamın ben analoğunu-

Oynadığım ilk oyunlardan biri ve bende özel bir yeri var. Fakat bugün bile hala konuşulan D-Day bölümünü ve 1-2 sahnenin daha SPR'dakilere bu kadar birebir benzemesi, ne yalan söyleyeyim; benim hoşuma gitmiyor pek. Elbette ki bu oyun sadece D-Day'den ibaret değil ve geri kalan bölümler de yine oldukça güzel. Yine de esinlenme ayrı, çakmak ayrı.

Onun haricinde, WW2 dendi mi CoD'la beraber bakılması gereken yegane oyundur kendisi. O konuda şüphem yok.

Küçükken Hürriyet Gazetesi'nin kupon reklamlarından birinde "Video oyun CD'si hediye" lafını duymamın ardından, tüm harçlığımı gazete almaya harcadıktan sonra elime geçen ilk ve tek hakiki CD'ye sahip oyun oldu kendisi.

Ama bu güzel anısı haricinde hiçbir vasfı yok tabi oyunun. Gene de zamanında az oynamadım. CD'yi de kaybettiğim için üzüldüm hatta. Her şey için teşekkürler, eski dost.

Bu oyuna 5 yıldız verebilecek kadar zevk alabilmem için sağ başparmağımı bu uğurda feda etmem gerektiğini fark ettim. O yüzden 4.5 veriyorum.

Ayrıca o 10. bölümdeki zibidinin yapacağı besteye tüküreyim. Kontrolcüm ağladı şerefsiz.

Oynarken çoğu zaman Medal of Honor oynuyormuş hissine kapıldım. Gerçi bu oyun, 1 sene daha erken çıkmış ondan ama olsun. Silah ve düşman çeşitliliği ile bölüm tasarımları başarılıydı ama beni pek de içine çekebildiğini söyleyemem. Yine de hakkını yemek istemedim. Hatta MoH'u önceden oynamış olmasam daha da severdim muhtemelen.

"It's all a show. "Democracy" is just a filler for textbooks! Think about it! Do you actually believe that public opinion influences the government? The people are shown what they want to believe. What you called government is actually a well-staged production aimed at satisfying the public. They regulate the various interests through controlled presentation, staging a “drama” that is palatable to the general masses. But can you imagine what would happen if they ceased to function ? Picture of a massive political vacuum, a space that every power-monger will try to fill for their own greedy ends. I’m talking about an unregulated power struggle. Panic, civil war… Chaos…“

-President