Lan olm diyorum bu oyun max payne e nie bu kadar benzio la remedy yapmış ya la. Oyunu bitirdikten sonra credits akarken duygusuz yüzüme tebessüm konduran tek olay buydu. Dürüst olucam. Remaster grafikler iyi hoşta herhangi yeni çıkan bir oyunun medium ayarı falan olacak şeklinde. Grafiklerle bir sıkıntım yok ama gpumu 75 tgp şeklinde çalıştırıp fanımın içinden geçiyorsan bari remaster ın hakkını vermeni isterim. 2021 remaster ı demek sadece oyunu 1080 p ye upscale edip hafif renklerle oynamaksa bu bir remaster değil anniversary edition gibi küçük bir update olmalıydı. Kombat sıkıcı silahlar çok az ve olanıda kendi içinde değişmiyor sadece range i ve vuruş hasarı artıyor. İlginç bir konsepti var ama hikaye anlatımı ve görevler bok gibi. Görevler zaten şurdan şuraya git oraya gidene kadar da şu canavarları yen tarzı. Lineer bir yapıda olması sıkıntı değil de düşman karakterlerde hep tekrar ediyor. Saysam 5 i geçmez o kadar yani. Daha komiği oyunda sadece 2 tür boss var. Birisi traktörler sadece 2 dakka ışık tutup öldürüosun diğeri de oyun içi insan tarzı bosslar ki 2 tane falan var sanırım. Onlarda aynı ışık tut silahla vur. Şimdi ara sahneleri hoş yapmışlar ama hikayeyi anlatmak konusunda az ve kısalar. Hikaye anlaşılmayacak kadar zor değil metaforlar falan bilinmeyecek gibi değil ama oyunun sonunda elinizde sadece bir çorba kalıyor. Daha ne diyebilirim ki? Öncelikle her adım başı alan ın yazdığı kağıtları oyun içine yedirmek hangi arkadaşın işiydi çok merak ediyorum. Ara sahneden kaçmak için bunu yaptılarsa tam bir hayal kırıklığı. Oyunun başında toplasan 3 tanesine max bakmışımdır sonra saldım. Aynı şekilde televizyonlardaki alan ın gerçekliği falan sorgulaması. Hayırdır abi televizyon izlemeyemi geldik buraya? Madem derdin bunu anlatmak al ful ekrana da büyük ekranda ara sahne olarak izleyelim. Her şeye rağmen bir cevher var burda. En azından konsept ve hikaye bakımından. İkinci oyun çıktığında bakmak için hemen girişip bitirdim 6 chapter zaten zorlasanız 2 günde çok uzun olmayan aralıklarla bitirirsiniz.

nE yapmam gerektiğimi bilmiyorum. Hikaye ne bilmiyorum. Ama bildiğim tek bir şey var... Adam öldürmek. Benim için mgs rising in tek bir cümlede açıklaması bu. Hikaye en azından ara sahneler dışı telefon konuşmaları ile geçen hikaye sıkıcı. Kombat efsane finisher lar efsane boss savaşları tatlı ve güzel. Kafa yormadan sadece adam öldürmek için girebileceğiniz güzel bir oyun. Ara sahneleri oyunun kendi içi aksiyon dolu o yüzden sıkmıyor. Keyifli zaman geçirmelik ara öğün niteliğinde bir oyun.

İnsanların beyond two souls a bu platformda 2.7 gibi bir puanla oylamasını anlamıyorum. Nedenini söylemem gerekirse. Hikaye detroit become humandan daha fazla çekici ve daha fazla empati yapıyorsunuz. Sonuçta ana karakteriniz insan ve bütün oyun boyunca diğer insanlarla olan ilişkileriniz onların hayatını kurtarıp kurtarmadığınız gibi seçimlerden dönüyor. DBH nin aksine burada seçimlerde daha keskin bir ayrım var. Örneğin bir karakterle sipesifik bir ortamda pişman olduğunuz bir seçim yaptınız ya da sipesifik bir şeyi yerine getiremediniz örneğin bir romantizm seçiminde öp ya da öpme gibi bir seçenek vererek o zamanki build up ın boşuna olduğu ilüzyonunu yaratıyor. Çünkü öp derseniz her türlü romantik yoldan ilerleyeceksiniz. Oyun grafik konusunda güzel yani eski bir oyun olmasına rağmen bir remaster yapılmış sanırım grafikler gözüme batmadı. Ortalamanın üstüydü. Oyunla ilgili tek sıkıntım 2 karakter veya karakter grubu haricinde oyun boyu karşılaştığınız başta iyi sandığınız herkes bir anda şerefsize dönüyor. O yüzden herkesten bir hinlik arıyorsunuz ve bir yerden sonrada hikaye örgüsünü tahmin edebiliyorsunuz. Oyunun sonları çok güzel hani bana evet ben bu bu seçimleri yaptım ve bu endingi aldım dedirtti ve baktım 24 tane ending varmış oyunda yani müthiş. Ve bir kaç tanesine baktımda hani evet ben bunlarıda seçebilirdim bunlarda farklıymış dedirtti. Kötü noktalarına gelirsek oyunun ana karakterimiz jodie ve bir diğer ana karakterimiz aiden ın arasındaki bağın yeterince işlenememesi. Oyunun çoğunda aiden bir araç görevi görüyor. Hikayenin bazı yerlerinde kopukluklar yaşanıyor ve tempo düzensizlikleri, hikaye ile bir kararsızlık var. İlk başlar
oyun sıkıcı ama açıldığı nokta ki orası benim için jodie nin cıa kampına gönderilmesi ordan itibaren beni eğlendirdi. Oyun kesinlikle doyurucu ki bu dbh de hissetmemiştim. DBH de çok güzel bir oyun ve doyurucu ama ben bu sinematik film tabanlı oyunları bir kez oynuyorum ve dbh ile karşılaştırdığımda beyond two souls beni daha çok sardı ve hoşuma gitti. Hikaye bazı yerlerde klişeleşebiliyor bazı yerlerde ağlatabiliyor bazı yerlerde güldürebiliyor şaşırtabiliyor kesinlikle güzel bir oyun. Ana karakterle bağınızı da yapınca yardırıyorsunuz. Benim için dbh den daha eşsiz bir deneyim oldu ki aynı firmanın oyunu ve o ilkellik hissediliyor evet bu dbh nin atası diyorsun yani. Yani diyeceklerim bu kadar sinematik film tadında oyun seviyorsanız bakabileceğiniz zaten pekte kaliteli oyun olmuyor ki bu güzel bir oyun buna bakabilirsiniz.

Rockstar ın eline bir IP ver gelde skmesin eşeği. Olum bu sizin kendi markanızmı da hem karakteri hemde karakter tiplemelerini değiştiriyorsunuz? Gta mı lan bu? Ne max payne in yaptığı garip espriler ve dili ne de ağırlığı kalmış. Espriler ilk iki oyuna göre o kadar anlamsızki gülmüyorsun. İlk iki oyunda da çok güldürmüyorlardı ama max i max yapan özelliklerden biriydi yaptığı şaka özgündü. Hikaye ayrıca bir saçmalık. Neymiş max polislikten ayrılmışta artık zengin kodomanların bakıcılığını yapıyormuşta. Baba siz dalgamı geçiyorsunuz. Bi de adamlar taşak geçmiş remedy ile bildiğin max iyilik için yapıyor lan bütün bunları. Boş boş kodomanların arkasını topluyor. Ne bileyim ilk oyunda karımız kızımız içindi bizi sarsan bir yeri vardı. İkinci oyunda hem acılıydık ama bize bunu unutturacak mona vardı o da meftaydı. Üçüncü oyuna da sokmuşlarda ölen kodomanların kızı. Max bunu görüp şey diyor işte hepsi zaten bir kadınla başlamıştı falan. BABA ne anlatıyon mq. Karakteri bildiğin gta 5 michael a benzetmişler. İlk iki oyuna bazı göndermeler var ama ben daha çok yaparlar sanardım ne bileyim aradan 9 yıl geçmiş almışın rockstar. Hani eski hayranlara düzgünce bir göz kırpsana. Oyunun atmosferine zaten hani öyle bir sıçmışlarki ne ortada bir noir havası ne o dedektiflik vibe ı falan. Neyse kombata gelirsek orda daha pozitifim. İlk iki oyuna göre silahların vuruş hissiyatı baya arttırılmış tüm oyun boyu headshot ata ata gittim ve baya da tatmin ediciydi. Ama silah çeşitliliğinin sayısı azaltılmış. Çok büyük bir eksi. Ondan sonra bullet time bullet time gibi hissettirmiyor oyunun başında bir denedim sonra bir daha kullanmadım. Bütün oyun boyu ful siperden askeri bir simülasyon oyunu oynuyormuşumm gibi oynadım. Atlamak yuvarlanmak falanda boş yani. Oyun sizi kendi istediği gerektiği yerde atlatıp bullet time a sokuyor zaten. Ondan sonracığıma daha ne diyimki. Max payne i çökmüş bitmiş bir adam gibi göstermişler. Bilemiyorum ne diyeceğimi. Ama akıcılık konusunda serideki en iyi oyunda bu. Tek oturuşta sabahtan akşama kadar oynadım. Diğer ilk iki oyunda bunu yaşamamıştım. Hikayede belirgin ilk iki oyundaki gibi sürekli ana hedef değişmiyor. Fakat ilk iki oyundaki bu düşman değişimi bölüm dizaynına da etki ediyordu ve girdiğiniz mekanlar hep değişiyordu. üçüncü oyunda ben böyle hissedemedim. Oyunun neredeyse tamamı breziyla atmosferinde geçiyor. İlk iki oyunda ful karanlık ortamlarda geçse de karakol olsun satanik yerler olsun oteller olsun hep değişiyordu. Baya üzüldüm bu konuda. Max payne şu ana kadarki en iyi tps hikayeli shooter oyunlarından birisi kesinlikle. Rockstar dan kendi markaları gibi özen göstermelerini beklerdim şahsen. Biraz üzüldüm. Ama kombat ve bugsuzluk anlamındaki en iyi oyunda bu tabi.

Nasıl bu kadar berbat bir devam oyunu yapabilirsiniz inanamıyorum. Hikaye bir kere bomboktan ilk oyundaki özgün hikaye anlatımı farklı ilginç mekan ve hikaye sunumları yok. Oyun tamamen amelelik üzerine git şunu şuraya götür cart curt. İlk oyunda da bu tur sekanslar vardı ve azdı. Ulan o oyun en azından kısa zevkli bir oyundu. Bu oyun bitsinde gitsem diye kafayı yedim. Sırf ilk oyunun hatrına bitirmeye kastım. Boş diyaloglar berbat hikaye ilkine göre karmaşık gözüken ama yeri gelince saçmalayan kombat sistemi. İlk oyun şunun yanında baş yapıt gibi kalıyor.

Bu oyunu 2. oynayışım ve evet bu oyunu neden sevdiğimi anlayabiliyorum galiba. Rogue like türünü güzel yedirmesi bir yana kendine has 8 ,16 bit görselliği oyun için ışıklandırmalar animasyonlar olsun daha iyi haliyle 2. oyunda bizlerle. Her şey bakımından oyun level atlamış gibi hissettiriyor. 16 bit spritelar daha hoş animasyonlar daha akıcı ve daha zevkli kill camler var. Hikaye olarak gene bir bok anlamadım ama bu oyunda en azından hikaye kasmak adına bir uğraş var. En azından var diyebilirim yani. Yer yer çıldırdığım yerler oldu ama tabiki ilk oyundaki kadar sık ve tekrar etmedi. Oyun zevkli baba hoşunuza gittiyse oynayın.

Tam bir baş yapıttı. İlk oyunun üzerine çok güzel koyulmuş bir devam oyunuydu. İlk olarak oyunun hikayesi daha fazla anlaşılır. Ve akılda kalıcı. Ama yine ilk oyundaki gibi bir sürü yan karakterle savaşıyoruz o yüzden ana hikaye sonlara doğru ilerliyor gibi hissettiriyor. İlk oyunun başarısından dolayı sam lake in ilk oyunda max payne olarak oynadığı karakter tasarımı yenilenmiş. Ve daha yakışıklı bir aktör getirilmiş. Zaten kime sorsanız max payne serisi genelde insanlar tarafından 2. oyun baş yapıt olarak gösterilir. Ki genel noir teması o karanlık tema olsun devam ediyor. Oyunun benden 4.5 puan alamamasının tek sebebi sonu bence. Biraz bayıktı. İlk oyunun sonu çok daha afilliydi. Ki ilk oyunda yaptığınız tarzda bir şey yapıyorsunuz o yönde bir yenilik yok. Ama bölüm tasarımları kesinlikle level atlamış. İlk oyundaki rüya kısımlarına da el atılmış ve çok daha ilginç, merak uyandırıcı ve kesinlikle kanser olmayan sekanslar ortaya çıkmış. Oyunun ana ekranından müziğine karakterlerine kadar zaten tam bir nostalji tam bir baş yapıt. Şu an bile oyunu oynayabilirsiniz. Ben tek bir bug yaşadım tüm oyun boyunca ama ona da internetten bakıp çözdüm. Rockstar ın el atmasımıdır nedir oyuna bir kaç rockstar kişilğine sahip antin kuntin karakter eklenmiş ama olsun oyunu renklendiriyor. Genel olarak hikayenin çok önemli olmadığını söyleyebilirim. En azından mona ve max in ilişkisine ve ilk oyundaki geçmişe göndermelere dikkat verirseniz sizin için yeterli olacaktır. Ne neydi diye çok düşünmeyin yani. Kombat olsun hala tatmin edici. Ragdoll efektleri ilk oyunda da güzeldi bu oyunda da devam ediyor. Şimdi 3. oyuna geçme vakti. Oyun güzeldi. Tam bir kült yapım. Şimdiye çoğu kişinin bu oyunu unutmasına seviniyorum bazen. Çocukluğumda ayrı bir yeri var çünkü. Hele o monanın eğlence labirenti kısımları. Oyunun genel atmosferi olsun zaten çocuktan altınıza yaptırıyordu. Oyun lezizo oynayın :)

Şu an oyunu bitirmenin heyecanıyla yazıyorum ve kafam kafama sığmıyor çok garip duygular içindeyim ama düşüncelerimi hemencecik aktarmam lazım. Mafia 2 hayranı ve aşığı olarak 2. oyunu sanırım 3 veya 4 kez bitirmişimdir, inanın hatırlamıyorum. Mafia 1 onun bilmem kaç katı. En azından hikaye kompaktlığı adına 1. oyun oynadığım en iyi tps hikaye tabanlı oyundu şimdiye kadarki. Ki Tommy nin un bir taksi sürücüsünden, bir karısı ve kızı olmasından zaten vitodan daha akılda kalıcı ve empati yapılabilir bir karakter olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Tommy karakter olarak daha olgun daha tasarım olarak yakışıklı ve kısa zamanda nasıl bir taksi sürücüsünden bir mafya çalışanına ordan da çalıştığı don a nasıl ihanet edilişini izliyoruz. Yani vito gibi neymiş işte hırsızlık yapıp birden kendini sicilya savaşında bulmakmış karı kızlarmış falan yok. İkinci oyun daha geyik kalıyor bu oyunun yanında. Ki oyunun sonu. İkinci oyunu ilk oynadığım zaman anlamamıştım ama tommy nin ölümü? Beni aşırı duygulandırdı. Ama şunu söylemem lazım tommy adına o kadar mutluyum ki. En azından uzun bir ömür yaşayıp ailesinin hayatını kurtardı. Oyunun sorunu aslında ne yazık ki şu. Salieri den uyuşturucu kaçırmak zorunda kaldıktan sonra birden tommy nin yan çizmesi aklıma yatmadı, sanki oyunu erkenden bitirmek için yapılmış bir adım gibi geldi. Sebebi ise oyun boyu Tommy öyle şeylerden kurtuluyorki uyuşturucudan dolayı hapse girmesinden dolayı korkması falan biraz saçmaydı. Artık salieri de şehri kendi başına yönettiğini sayarsak en fazla 1, 2 yıl yatardı. Tabii ki biliyorum bu hayattan çıkmak istedi salierinin değiştiğini biliyordu ama bunu önce salieriden izin alarak çıkmak istediğini belirterek yapabilirdi. Sonra Salieri buna çok sinirlenir ve reddederdi belki de ailesi ve tom için küçük bir sürpriz hazırlardı. Oyunu salierinin örneğin tommy nin kızını öldürmesi gibi bir olayla kapatsalar çok daha trajik çok daha anlamlı olurdu gibi hissediyorum. Uyuşturucunun bahane edilmesini sevmedim daha yoğun bir sebep konulabilirmiş. Paulie nin ölmesine şaşırmadım açıkçası. Çok klişe mi denir bilmiyorum ama o yönde hiç bir şey görmememize rağmen Paulie nin ölmesi çok belliydi. Keşke Paulie de ağırlığı olan bir karakter olsaydı da ölümü bize çok trajik gelseydi. Örneğin hasta annesini kurtarmak için yapsaydı bu banka soygununu. Sadece para adına ölünce hayalleri olduğu için ölünce pek bağlanamıyorsunuz. Öte yandan Sam. Samden kesinlikle böyle bir sosyopat çıkacağını beklememiştim. Meğerse oyunun başından beri arkamızdan kuyu kazıyormuş. Bütün o arkadaşlık ayarları falan. Sam tabii ki de Pauliye göre daha ağır bir karakter. Bu yüzden aslında Sam ve Pauli nin yer değişmesi daha mantıklı olurmuş. Sam çünkü hem ağır başlı hemde sosyopat birisi olmak için Paulie daha uygun. Ki bazı sahnelerde o da var. Paulienin birden gülerken örneğin ralph e senle biz aynı değiliz demesi. Bazı yerlerde o manyaklığı verdi bana. Bu biraz üzdü. Onun dışında oyun sonunda Salieri nin halini görmek isterdim. Tommy ne de olsa onun sağ kolu görevini görüyordu. Bi de keşke sarah ve kızı oyunun bir baş bir de sonunda gözükmeselerdi. Örneğin evliliklerini görseydik kızımızın doğuşunu görseydik. Hatta işimiz yüzünden hamileliğe yetişemeseydik ve sarahdan tripler yeseydik. Bunun gibi bir dizi olay yaşansaydı ve oyunun sonunda bu işten çıkmak isteseydik. Bunlar çok daha mantıklı seçimler bu oyunun sonu için bence. Şimdiye kadar biliyorum sadece senaryodan gittim çünkü diğer her şey mükemmel. Grafikler zirve bi kere. Ne low da ne medium da çirkin görünüyor. Hani görselliğine etkilendiğim nadir oyunlardanç O yağmurlu havada yansımalar falan aşşırı iyi olmuş. Renk paleti falan mükemmel. Silah kullanımı güzel bir tek controller cu ile kafaya ateş etmek biraz sıkıntılı. Aim assistli halinden bahsediyorum. Direk kafaya hedef almasını istemiyorum zaten biraz yukarı çektiğimde analoğu kafaya kitlense çok hoş olurmuş. Animasyonlar güzel. Silah kullanımı tatlı. Hele kafaya denk getirirseniz çok tatmin edici. Düşmanlar vurduğunuz noktaya göre ellerini o yaralara doğru götürüyorlar falan. Detaylara kasılmış yani. Araba sürüşü harika. İkinci oyununkinden bile. Ki arabalar daha hantal bu oyunda ona rağmen. Gerçekten her araba farklı diyemem ama farklarını yeterince koyuyorlar. Motoru da kamyonu da sporu normali de gerçekten farklı hissediyor. Kill camler ayrıca çok hoş. Keşke yakın dövüş içeren daha fazla bölüm olsaymış, ayrıca gizlilik. Yakın dövüşü de bir elden geçirselermiş. Tatmin edici ama keşke 2. oyundaki gibi blok yapma counter yapma combo çıkarma gibi bir şey olsaymış. Direk 2. oyundakine bile okeydim ben. Bi de üzüldüğüm oyunda sadece 2 radyo kanalının bulunması ve çalan şarkıların çoğunun orkestra şarkısı olup vokali bulunmaması bulunanında aklınızda yer etmemesi. Müzik bence mafia serisi için neredeyse oyunun 4 te 1 idir. Diğer 4 te 2. si ise araba sürmek ve araba kovalamacaları. Bir tane takip görevi var o dışında hepsinden memnunum. Bence bu oyunda skip drive geçmek akla kar değil. Çünkü oyunun açık dünyasını npc lerin hareketlerini müzik dinlemeyi ve karakterler arasındaki çok dolu olmayan çokta boş olmayan diyalogları burdan dinliyoruz ve bu diyaloglar bence bizi karakterlere daha çok yakınlaştırıyor. Hele o atmosfer için zaten sürün. Daha ne diyebilirim ki. Senaryo da bir kaç sıkıntım var. O da sonu için. Kötü bir son değil Tommy ve ailesini düşününce mutlu son bile diyebiliriz. Ama dediğim gibi hikayede yapılan bir kaç değişiklik bu oyunu herkes için bir baş yapıt yapabilirmiş. Bu halinde bile örneğin Tommy nin o hapishanedeki 8 yılını kısa da olsa hızlandırılmışta olsa denemek isterdim. Don salieri ve diğer yan karakterlerinde. Hani oyunu bir iki saat uzatsalar o kadar tatmin edici olurmuş ki. Ama ikinci oyunun sonu da şahane sayılmaz. Hatta birebir aynılar bölüm yapısı olarak. Sam i öldürmek için giden Tommy gibi bizde vito olarak Sam in bulunduğu bina gibi bir yerden adamları öldürerek geçiyoruz falan. İkinci oyunun hikayesi biraz daha komplike gerçi en azından sonlara doğru ama oyunun sonunda işte vito ve joe yu alıyorlar götürüyorlar mermi sesi joe öldümü ölmedimi falan hiç tatmin edici bir final değildi. En azından bu oyunda tatmin edici bir final var. Daha ne diyim dilimde tüy bitti. İkinci oyundan kesinlikle daha güzel ama bazı yönlerden ikinci oyunun daha iyi olduğunu düşünüyorum. Onlar hikayenin uzunluğu ve nedense birinci oyunda olmayan o sahne sunumu. İkinci oyunun sahne açılışındaki interaktifliğe nedense ulaşamadık o beni üzüyor. Bu arada oyunun ara sahneleri o kadar güzel ki film gibi. Film gibi youtube dan açıp izleseniz yadırgamazsınız. Bir de bölüm çeşitliliği olarak ikinci oyunun daha iyi olması diyebilirim. Mesela vito ile hapishaneye girişimiz diğer bir sürü mafya üyesiyle şarjör şarjör mermiyle evi taramamız ve o anda evdeki deformasyonu görmek. Farklı şeyler daha fazla ikinci oyunda. Birinci oyunda bana o yarış göreviyle onu verdi ama sonradan o yarış görevi gibi görevler azaldı ve yine sadece lineer aksiyona dönüştü. Bununla kesinlikle bir problemim yok. İkinci oyunda aynı. Sadece ikinci oyunda farklı türden şeyler yaptığımız görevler daha fazla. Oyunun haritası olarak görsellik için konuşuyorsak kesinlikle birinci oyun ama haritanın yapısı falan olsun ikinci oyun benim için daha iyi gibi geliyor. Bana göre ikinci oyunun haritası daha ikonik ve daha farklı şeyler barındırıyor. Yani birisi 2. oyunu ben daha çok seviyorum dediği zaman anlaşılabilir bir durum. Ben şu an hala ne düşünmem gerektiğini tam bilmiyorum ama zamanla kafama oturacak her şey. Saydıklarım dışında bir şey hatırlarsam eklerim. İnanılmaz sooluksuz bir maceraydı. Çok akıcıydı oyun.

Vayy bee. Yıllar sonra nostalji. Max payne en azından 2. oyun benim için hep ayrı bir yere sahipti. Çocukken korkarak oynar büyüdükçe bitire bitire zevkten dört köşe olurdum. Ama bir sorun vardı. Bu oyunun bir öncesi vardı. Bir ilk oyun. Ama ne yazık ki neden insanlar tarafından bu kadar tutulmadığını da anladım bu ilk oyunun. Öncelikle ana menu ekranında altf4 atarak çıkamama çok büyük bir eksiklik. Oyunun bazı yerleri sinir krizi. Bu bazen o bölümden veya autosave olmaması dolayısıyla yaşanabiliyor. Çok büyük bir eksik. Windows tuşunu bile tanımıyor oyun. 2. olarak hikaye anlaşılmaz. Oyunun sonuna kadar geldim ve anladığım şey. Oyunun girişinde karımız ve çocuğumuz öldürülüyor sonra bizde ailemizi öldürenlerin peşine düşüyoruz sonra arkadaşımız falan vuruluyor suç bizim üstümüze atılıyor ve sıra sıra ilginç tipleri öldürmeye gidiyoruz. Satanistinden uyuşturucu yapanına çok ilginç kişilerle boss savaşı vari savaşlar veriyoruz. Sorun şu ki oyunun ortasındaki bütün o karakterlerin ana kötüyle bir bağlantısı var ama o raddeye kadar sadece o karakterler işlendiği için asıl ana kötü iyi işlenememiş. Oyunun sonlarına doğru öğreniyorsunuz hatta. Bu yüzden de empati kurmanız zorlaşıyor.
Oyunda etkileşime giremediğiniz neredeyse hiç bir şey yok bu konuda tebrik etmek lazım. Öte yandan
Olum şu oyuna niye altyazı getirmediniz la. İnsan ayarların birine subtitles die koyar mq. Hayır normal zamanda seslendirme çok iyi ama bazen max in oyun içi konuşmaları geçiyor ve etraf ve ambiyans ses efektleri ana sesi kısıyor ve anlaşılmaz hale getiriyor. Bu biraz üzdü.
Oynanış tabii ki onca yıl sonra eski geliyor. Hele mouse kayganlığı inanılmaz fazla. Yine de pompalı gibi silahlarla düşmanların size tepki vermesi etten duvarları vuruyormuşsunuz hissiyatı vermiyor. İkinci oyunda benim en sevdiğim silah çift tabanca bu oyunda nerflenmiş ne yazıkki. İkinci oyunda buffllamışlar. İkinci oyunun o karanlık tonu çok yok. Hatta bazı yerlerde baya geyik bir oyun. Diyaloglar olsun oyun içi konuşmalar olsun. İkinci oyunun da geyik olduğu yerler vardı ama azınlıktaydı. Burada oyunun çoğunluğunda. Bi de sam lake abim abi o gülümsemeyle kendini karaktere niye geçirdin öyle. Max payne ilk oyunda bildiğin robloks karakterine benziyomuş la. Onun dışında çok şükür oyun sektörü iyiki autosave diye bir şey bulmuş. Az kafa yedirtmedi bazı yerlerde. Bu arada oyun az kriptikte sayılmaz. Bazı yerlerde cidden nasıl yapıcam buraları diyip youtube a yazabiliyorsunuz. Yani noir temasını seviyorsanız ve polisiye tps shooter seviyorsanız. Yani bütün bunları seviyorsanız bile bakmayın. Ama üçlemeye girmek için istiyorsanız. O zaman oynanması düşünülebilir. Bi de abi o rüya kısımları ne öyle tam kafayı yemelik. Lan düzgünce merdivenden inme animasyonu kasmamışsınız karakterin zaten atletik hiç bir özelliği yok. Yani baba niye öyle bir şey koyarsınız oyuna. Neyse içime döktüğüme göree. Dediğim gibi ikinci oyun benim için daha iyi bir oyun bir çok yönden. Ve bu puanın tam oyunun hakederi olduğunu düşünüyorum. O da max payne karakterinin build up yapılması sebebiyle. Max payne bu ab ölüsü bile 3 puan alır benden.

Hotline Miami. Kiralık bir katilin delirmesi? Sevdiği kızı kurtarmak için çıldırması? Dürüst olmak gerekirse hikaye ne hiç bir şey anlamış değilim. Diyebileceklerim grafikler fena değil müzikler tatlı ve adam öldürmek? Hepsinden daha iyi. İzometrik bir kamerayla bu şekilde tatmin edici ölüm animasyonları yapmak kolay iş değil. Yer yer zorluğuyla küfür ettirse de fena oyun değil bir bakılır.

Çöp bilgisayarların kurtarıcısı bitmeyen oynanışı ile hayat kurtaran bir yapım. Türk eli değmiş güzel nadir oyunlardan. Tek sıkıntı bannerlord çıktıktan sonra geri bu oyuna dönemiyorsun. Açık konuşayım oyunun yan görev sistemi tamamen rezalet. Git şu köyün vergisini al git şu kadar koyun getir falan. Ana görev denilen bir şey zaten yok amacınız tüm kalradyayı birleştirip tek bir güç haline getirmek. Ki buna da lore diyebiliriz. Onun dışında oyunda en sevdiğim şey herhalde gidip lady lerle flörtleşmekti. Bazen bir tanesine yazıyordun başı açık diye oyunun karakter ekranında sonra kapalı çıkıyordu falan. Başı açık kadınların olduğu krallık nord ların olduğu kuzey bölgesindeki alan. O yüzden ful kral ragnarın haşmetlisini az emmedim. Oyun bu puanı kesinlikle haketmiyor ama benim zor zamanımda bilgisayarım yokken elimden çok tuttu. Ki eminim zamanında bir başyapıttı. Ben bugüne göre değerlendiriyorum. Ama ne yazıkki pekte objektif olamayacağım :).

Kesinlikle oynadığım en iyi rogue - like oyunlardan birisi. İlk çıktığında da deli gibi oynardım. Grafikler daha doğrusu pixel art görselliği bu oyunun en güçlü yönlerinden birisi. Sprite lar kesinlikle gözünüze batmıyor. Renk paleti olsun kesinlikle göze hitap eden bir oyun o kesin. İkincisi ben sanırım bu oyunu bilmem kaç kez bitirdiğim için artık bana oyun çok kolay geliyor. Boss lar hariç. Dark souls dan sonra herhalde dead cells geliyordur boss pattern ları anlamında. Ortada bir hikaye var ama ne ilk oynadığımda ne de şimdi anlamış değilim. Tek anladığım biz sürekli dirilen bir undead iz ve bir kral öldürmeye çalışıyoruz. Neyse onun dışında bu dlc ile birlikte baya yeni diyaloglar yerler efsunlar düşman tipleri falan gelmiş. Ki çok güzel bir dlc olmuş hakkını veriyor. Demem o ki bir bakılır. Bence hafif zorluk seven kitleye tam hitap ediyor.

Arada botlarla maç girip aimimin ne kadar güzel olduğunu kendime inandırmaya çalıştığım bir oyun. Öte yandan mapleri grafikleri güzel. Benim için sadece offline oynanacak bir oyun ama. Genede zevkli her moodda oynanır.

Ayda yılda bi aç bir hafta oyna oyunun varlığını unut ve döngüyü tekrarla oyunu :). Ki şaka yok oyun güzel. Bazı zamanlar özellikle karlıyken falan atmosfer sizi alıp götürüyor. Crafting hayatta kalmak falanda zevk veren tatlı oyun türleri. Arada girip bakıyoruz işte :)

Papers please şüphesiz kendine has özel bir indie oyun. Bi kere bir kontrol noktasında pasaport kontrol etmek herhalde kimsenin aklına gelmezdi. Bu benim oyunu 4 veya 5. Kez oynayışım. Hemen hemen bütün sonları biliyorum. Ama ilginç bir şekilde oyuna sanırım yeni sonlar ve diyaloglar eklenmiş. Ben 2018 2020 arasında oynadığımda bunlar yoktu. Yapımcının oyununa sadık kalıp desteklemeye devam etmesine saygı duydum. Oyun hakkında tek kötü şey hikayenin ilerleyişinin yavaş açılması ve aksiyon anlarının oyunun sonlarına doğru artması. Bazı bölümler bir aksiyon yaşandıktan 2 veya 3 gün sonra bile boş bir gün geçirebiliyorsunuz. Onun dışında oyunda bir hikaye var ama daha çok lore içine saklanmış. İşte ezic grubu ve arstostka ülkesinin kendi içindeki çekişmesi falan. Neyse demem o ki oyun kendine has ve çok zevkli. Dikkatinizin tümünü vermeniz gereken tatlı bir indie oyun. Bilmem kaç kez oynamama her şeyi bilmeme rağmen bu puanı veriyorum. Lucas Pope a saygılar.