Yıllar sonra tekrar oynadım ama bitirmeye katlanamadım. Berbat kontrolleri, insanın aklından bir türlü çıkmayan berbat müziğiyle çocukluğumun berbat efsanelerinden biri.

Derdimi uzun uzun anlatmaya üşeniyorum. AVGN tüm duygularımı uzun uzun anlatmış. Merak eden açsın izlesin

Kaç kere bitirdiğimi hatırlamıyorum. Famicomdaki favori oyunlarımdan biri. Bölümler tek düze olsa da oynanabilir her karakterin farklı uzmanlıklarının olması hoş bir detay. Bölümler özenle hazırlanmış, hele de arkaplanlar çok hoş görünüyor. Ara sahneler keyifli. İçinde bulunduğu platform için bu kadar detaylı ara sahneleri sadece ninja gaiden'de görmüştüm onda da iki üç paneldi maksimum. Bunda ise dijital roman hazırlar gibi hazırlanmış. Diyaloglar aşırı sığ olsa da hemen bölüm bitse de ara sahne izlesem diyordum. Görsel yaklaşımıyla famicom'un unutulan efsanelerinden.

Bir karakteri yöneterek puzzlelar çözdüğümüz keyifli bir oyun. Nes kütüphanesinde benzeri pek yok. Yapmak istediğini güzel yapan oldukça pasifist ve aile dostu.

Bok gibi oyundur. Çocukken de sevmezdim. Tek yenilikçi yanı envanter sistemi ve etkileşimli nesne kullanımı olabilir. Tabi nasıl kullanacağını öğrenmek oyunun tamamından daha zor.

Retro fütüristik konsepte sahip bir top-down contra alternatifi. Oynadığım dönemlerde baya sevmiştim ama son bölüme kadar gelip adaletsiz zorluğundan dolayı bir türlü bitirememiştim. Co-op'u zevklidir. Sıcak yaz aylarının huzurlu gece serinliği hissiyatı veren, kuzen, abi, ablayla takılmalık oyunlardan biri olmuştur benim için.

Doraemon'un ev sistemleri için çıkan ilk oyunlarından. Toplamda 3 bölüm var ve 3 ü de birbirinden farklı mekaniklere sahip. Dönemine göre oldukça inovatif bir oyun. Son bölüm oyunu sürekli locklasa da yer yer labirentlerinde kayboluyormuş hissi uyandırsa da oldukça keyifli. Az olsun öz olsun mantığıyla hazırlanmış.

Döneminin popüler oyunlarından. Müzikleri çok hoş, Ranger spriteları güzel. Shatterhand oyununun reskin ve daha basit hali.

Baya kötü oyun. Çocukken 4 in 1 famiclone kasetlerinden birinde oynamıştım. Sıkıcı ve tekdüze.

Cuphead için zor demek ne kadar doğru olur bilemiyorum. Cuphead oyunu öğrenmeni istiyor daha doğrusu kendisini oynamanı istiyor. Bölümler, bosslar cidden çok güzel tasarlanmış. Biraz çaba, biraz dikkat ve orta düzey reflekslerle problemsiz bitebiliyor. Daha zorunu oynadım ve ne yazık ki o oyunların hiç biri cuphead gibi kusursuz ve düzgün çalışan mekaniklere sahip değildi. Belki de cuphead'i zor denilen diğer oyunlardan ayıran en büyük fark da budur: pürüzsüz mekanikler. Oyun oynuyorum diyen ve türe ilgi duyan herkesin en azından bir kere denemesi gereken bir deneyim cuphead. Bana bu eşsiz deneyimi yaşattığın için teşekkürler. Bu aradaaa Allah Grim Matchstick'in belasını versin.

Şu oyun bir tatlı geldi, bir hoş geldi anlatamam. Kendimi 90'ların sonunda gibi hissettim. İlk okulda, yaz tatilinin ilk günü, karneler alınmış, anneannenin yanına şehir dışına çıkılmış. Her şey taptaze ve hiç bitmeyecekmiş gibi hissettiren uzun tatil... İşte bu oyun bana böyle hissettirdi. Duygusal kısmı bir kenara bırakırsak önüne geleni döv, kombo saydır beat em up oyunu işte. 0 IQ ya maksimum eğlence vaat ediyor. Çocukluğunuzu 90 larda yaşadıysanız, nes, sega ve arcade kültüründen geliyorsanız oynayın.

Oyun içi ipuçları ve - SPOILER UYARISI - Marian ve Billy ile dönüşümlü oynayınca oyunun keyfi ciddi oranda artıyor. Normalde beat em up oyunlarında mesafeli silahlar dengesiz ve gereksiz kaçarken Marian en sevdiğim karakterlerden biri oldu, yanına Billy'nin klasik double dragon kontrol şeması eklenince oyundan alınan keyif ciddi oranda artıyor. Jimmy ve Uncle Matin'i oynamak oldukça keyifsiz hissettirdi. Jimmy'in özel saldırısı çok çabuk bölünebiliyor. Arkadaş genelde dövüşürken kollara ağırlık veriyor, zemine iniş saldırıları fena değil de bilemedim, sonuç olarak pek rahat hissettirmedi. Klasik double dragonların Arcade ve diğer konsollara portlanan versiyonlarında Billy ile Jimmy arasındaki tek fark renk paletlerindeki değişiklik idi. tabi o zamanın şartlarında kabul edilebilir bir durum bu. Kaldı ki iki farklı karakter koymuşsun ve ikisinin birebir aynı hareket şemasına sahip olması olacak şey değil de Jimmy harbiden tuhaf hissettiriyor.
Bir de Uncle Matin neden var allahaşkına? Şu tarz oyunlarda ağır tank karakterleri oynamayı seven var mı gerçekten? tam kendini kaptırmışken yavaş olduğu için tak diye kombosu bölünüyor, özel saldırısı düz bir path izlediği için doğru düzgün special K.O yapılmıyor hadi onu geçtim asıl uzmanlık alanı birilerini kavramak iken oyun alanının içindeki o karmaşada ben niye birilerini fırlatıp atmaya çalışayım ki? O anda alan hasarı vurup 5-6 kişiyi aynı anda devirmenin keyfi daha fazlayken gidip birileriyle güreş yapmam. Token ile özel karakterler açıp aboboyla oynamak bile daha keyifli. Ha unutmadan şunu da ekleyeyim. Açtığımız karakterleri denemek için neden bir test veya ne bileyim, bir dojo odası falan yok? Neden yeni aldığım karakteri deneyebilmem için ya oyunun en başından başlamam gerekiyor yada oyun içinde ölmem gerekiyor? Bırak da oyuna girmeden önce karakterimi bir deneyeyim elim ısınsın.

Bana mı öyle geldi bilmiyorum da oyun genel olarak biraz kısa sanki. Tam alıştım derken pat diye bitti (Evet bölümler sadece haritada işaretli olan hepi topu 4 kısımdan ibaret ha bir de ekstra tercihe bağlı bir final bölümü var)
Oyunla ilgili bir problem mi yoksa bir problem mi ondan da emin değilim de finalde 4 boss ile kapıştıktan sonra en büyük bossla savaşamadan onu yendiğimle ilgili bir ara sahne çıktı ve oyun bitti. Tam çözüm videolarını falan izledim oynayan herkes final boss ile kapışmış galiba farkında olmadan oyunu exploitlemiş olabilirim. Glitch de denmez buna ama bozuldu oyun ben fark etmeden.

Final haritanın müziklerine ve bölüm tasarımına dikkatli bakınca double dragon 2 ye bir gönderme olduğu anlaşılıyor. Orda bir tüylerim ufak da olsa diken diken oldu.

Oyun içinde Ufak roguelike elementleri var da gerek de yokmuş. Oldu olacak Xp sistemi koyun da skill puanı basalım karakterimize. çok gereksiz vakit kaybı.

SPOİLER SONU

Hakkında yazacağım o kadar çok şey var ki şu anda bunun için fazlasıyla üşeniyorum.

Kısaca rpg öğeleri içeren minimal golf oyunu. Ha beni pek sarmadı. Gimmick içeren Switch sports'da golf oynadığımda delirir, çıldır, hunharca eğlenirken gamepad kontrolleriyle oynanan hiç bir golf oyununa ısınamıyorum. Dijital golf'ü eğlenceli yapan olay kontrolleri aslında. Tadımlık bir iki saat bakabilirsiniz.

Mario party okey, tavla, kızma birader, uno gibi oyunlarla aynı kategoride değerlendirilmeli bence. Bu yüzden oyunu puanlamak çok akilane gelmiyor. Birlikte oynayacağınız 3 arkadaşınız varsa ve birlikte eğleniyorsanız aldığınız verim oyunun puanını belirleyecektir. Vay efendim oyunun mekanikleri şöyleymiş, grafikler böyleymiş diye bol götten osurmanın elbette manası yok. O yüzden verdiğim puana aldırış etmeyin.

Çok iyi bir oyun olduğuna %100 emin olmakla beraber, yok arkadaş ben bu oyunu oynayamıyorum. metroidvania türü galiba 3d aksiyon olmaya uygun bir formül değil yada benim kafam basmıyor. Hem harita çok karışık hem de daracık klostrofobik odalarda combata gir çık olayı bir süre sonra inanılmaz yoruyor. Bazı noktalarda kriptik öyle anlar var ki rehbersiz oynamak imkansız hale geliyor. ha bir de Allah aşkına bu nasıl bir oyun mekaniği dizaynıdır ey yapımcı! Scan visor kullanmaktan oyuna odaklanamıyorum bir türlü, tara babam tara tara babam tara... Otu tara, boku tara, sağı tara, solu tara... AVM'lerdeki özel güvenlik bir günde bu kadar taramıyordur. Burda portal'dan örnek vereceğim, o oyunda zeminlere veya yüzeylere portal açma mecburiyetimiz olduğu için (mantıken) gözlerimiz çevre dizaynını seçmek yerine portal açacak yerler arıyordu, haliyle oyun boyunca odak sürekli duvarlardaydı. Portal'da kabul edilebilir bir durum ama metroid'de sürekli scanlayacak yer aramayı hiç bir mantığa oturtamıyorum. Info almak için scan, use'lamak için scan...Yani etkileşime geçilecek şeyler için basit bir use tuşu veyahut infolanacak objeler için basit bir pop-up ile çözülemez miydi bu olay? Demek ki çözülemiyormuş. 2002 yapımı gamecube versiyonunu oynama fırsatım olmadığı için remastered ile arasında nasıl bir fark var tam olarak bilmiyorum lakin gördüğüm kadarıyla grafikler güzelce cilalanmış. Orjinal oyunda combat böyleyse vay haline ki ateş etmek hem yorucu hem de su tabancası gibi hissettiriyor. Harita dizaynı oldukça kabız. oyunun herhangi bir yerinde her an hiç beklemediğiniz bir şekilde kaybolabiliyoruz. Neyse lafı fazla uzatmayacağım. yapımın overhype olmasına anlam veremiyorum klostrofobik, soğuk, ruhsuz ve karanlık oyunları seviyorsanız, yağmur sadece sizin kafanıza yağıyorsa, apartmanın kazan dairesi gibi alanlarda combat'a girmekten rahatsızlık duymuyorsanız bir deneyin.